Demokratik seçimler, iktidarların ve siyasi Partilerin geçmiş yönetim süresinin bilânçosunun çıkarıldığı ve ülke geleceğinin programının yapıldığı plâtformlardır.
Genel seçimler aynı zamanda, ülkeler bakımından en büyük hesaplaşma eylemleridir ve karar mekanizmalarıdır.
Seçim döneminde foyamızı, defomuzu, başarılarımızı, yaptıklarımızı, yapamadıklarımızı ortaya döktük ve oylarımızla bir sonuca gittik. Bu sonuçta kaybedenler, kazananlar, pata kalanlar oldu.
Kim kaybetti, kim kazandı?
En büyük kayıp Tayyib Erdoğan’ın oldu. Tek adamlık, Sultanlık hayalleri kurarken, aşiretin büyük bölümü de elinden gitti. Söylem ve eylemleri ile dış itibarını kaybetmişken, seçimlerdeki taraflı davranışları ile yeminini inkâr edip, bir parti adına çalışması, itici, öteleyici, tahkir edici, bölücü, ürkütücü bir dil ve davranış içinde olması, siyasi rezaletin üstüne tüy dikti. Ve Tayyib Erdoğan büyük bir iç itibar kaybına da uğradı. Kaybetti!
Seçim döneminde topluma, yaşamını iyileştirir dişe dokunacak tek şey söylemeyen AKP ve Davutoğlu, Tarihin tozlu sayfalarında bir şeyler arar gibiydi. Meydanlarda palavradan nağmeler sıralarken, toplumun içine düştüğü yaşam mücadelesi ve bundaki aktif rolleri onları sanki hiç ilgilendirmiyor gibiydi. Kayıp bilânçosu ağır oldu: %8 oy, 72 Milletvekili ve iktidar.
AKP’nin kaybı giderek daha da büyüyecek. Bürokratik egemenlik, Basın Yayın tahakkümü, yandan çıkarlar kuş olup uçacak. Ve “ Hey gidi günler hey” diyerek hayıflanmaları pek uzak değil. Kaybettiler! Ancak; Seçimlerden birinci parti olarak çıkmalarını teselli armağanı olarak kabul edebilirler…
CHP belki de tarihindeki en etkin ve toplumun özellikle dar gelirli yoksul kesimine damardan giren söylem, vaat ve programlarıyla ilgi topladı. Ancak, seçim propagandaları çerçevesinde kimileri tarafından en ağır fatura yine CHP’ye yüklendi.
CHP’nin tarih boyu onurla taşıyacağı, bazılarına göre suç ve bazılarına göre günah olan faturada ‘Ulusal Kurtuluş Mücadelesi ve Devrimler’ yazıyordu.
CHP iki seçimdir adeta ‘Joker’ görevi yapar gibi itham ediliyor. Oylarınde bir miktar düşüş olmuştur. Geçmiş bir seçimde MHP’nin, 7 Haziranda da HDP’nin barajı aşması için oy kaydırdığı söyleniyor. Ülkeye zarar verir bir despotizmi devirmek için yapılan bu oy kaydırması kimilerince ‘Makyavelizm’ olarak nitelenebilir. Ancak bu durum, bilinçle CHP seçmeninin siyasi bir taktik geliştirmesidir ve hedefini vurmuştur.
CHP bu seçimlerde ‘Pata’ durumdadır. Ülkeye zarar veren bir hedefi vurmuş, ancak iktidar amacına ulaşamamıştır. ‘Galip sayılır bu yolda mağlup’ denebilir…
MHP silik ve hamasete dayalı bir propaganda dönemine rağmen, oylarını ve Milletvekili sayısını arttırdı. Sadece Milliyetçilik üzerine oturtulan bir siyasetin de fazla yol alamayacağı unutulmamalıdır. Seçimden kısmen galip çıkmış sayılabilir…
7 Haziran seçimlerinin galibi HDP’ye, propaganda dönemindeki yumuşak söylemleri, barış içerikli mesajlarının kısmi oranda oy getirisi olmuştur. HDP için esas görev bundan sonra başlıyor. Sadece Terör korkusu ve etnik Kürt Milliyetçiliği üzerine oturtacakları bir siyasetin günümüz Dünyasında hayat bulması çok zordur. Dillerinden Etnisiteyi, omuzlarından Kalaşinkofu atmak zorundadırlar. Başarılarının Konjonktürel olduğunu da unutmamalılar…
Toplum yaşamı ilkelere bağlı kâr-zarar ortaklığıdır. Ortaklar birbirlerine saygılı davranmak zorunda olduğu gibi, birbirlerinin haklarını da kabullenmek ve korumak zorundadırlar.
Halkımız kısmen de olsa Tayyib Erdoğan’ın ihtiraslarının önüne set çekmiştir. Şimdi birileri, Bin Yüz odalı kâşanede “Saraylar yaptırdım döşemedim” türküsünü söylüyor olabilir. Bu ülkenin Sultana değil, Demokrasiye ihtiyacı var!