Yıllar önce, bir yerde konuşulurken Amerika’da çocuk için alınan pusetin son taksitini çocuk askere giderken ödemiş. Derlerdi. Bizlerde inanamazdık. Daha sonra Dünya bankalarının merkezi sayılan İsviçre’de günün her saatinde bankanın önünden geçerken akıllı makineden para alınabilir. Demişlerdi. Buna da inanmakta zorluk çekmiştik. Ama tümü ülkemizde gerçekleşti.
Yine eskiden her mahallede bakkallar vardı. Fakir fukara bu bakkalın veresiye defterine sığınırdı. Hatta eski Türk filmlerinde bol bol bu sahneler vardır. Zaman içinde ülkemizde geliştikçe Dünya’nın tüketim sistemindeki yerini aldı. Zaman içinde Dünya çapında sermaye ile bütünleşen yerli sermaye, insanların gelecekte kazanacakları paralara göz dikerek onları çeşitli taksitli satışlarla borçlandırdı.
Birey bazında bakıldığında küçük görünen, ama milyonlarca insana ulaşınca büyük karlar oluşturan bu sistem son yirmi yılda giderek bankaların en önemli kazancını oluşturuyor. Tüm uzun vadeli satışların içine faizler zaten yüklenmiş oluyor. Özellikle orta gelir gurubu önceleri bu tuzağa kolayca düştü. Fakat Buna karşın şu anda ülkemizde icralık olan kredi kartı borcu toplamı 4,5 Milyar T.L dir. Bankalar açısından bir sorun yoktur. Çünkü karşılığı tüketici tarafından ödenmiş paranın sigortası vardır.
Önceleri insanlarımız her konuda olduğu gibi bu konuda da sınama yanılma yöntemi ile her şeyi öğrendiği için kredi kartı kullanmayı da sınama yanılma yöntemi ile öğrendi.
Kredi kartı modern yaşamın bir parçası olmuştur. Bundan böyle kredi kartı kullanmayın demek abesle iştigalden, demagojiden başka bir şey değildir.
Dünya’nın her yerinde sermaye örgütlü ve özgür dolaşımı varken, emek örgütlü değil ve dolaşımı kısıtlıdır. Bu durum anti demokratik bir dengesizlik yaratmaktadır.
Sıcak parayı ülkemizde tutabilmek için AKP hükümeti yıllardır, çok yüksek faiz ödeyerek ayakta kalmaktadır. Bankalar, darda olan vatandaşların çaresizliğini kullanarak adeta tefeci gibi çalışmaktadırlar.Ülkemizde yıllardır borcunu artırıp, faiz ödeyerek ayakta durmaktadır.
Ülkemizde, her konuda olduğu gibi tüketici hakları konusunda da yeterince örgütlü değiliz. Tüketici hakları derneklerinin özverili çabaları birçok konuda sonuç alsa da çoğu vatandaş bunlardan haberdar değiller.
İnsanlar doğal olarak borçlu yaşamak istemezler. Ama gelirleri günlük yaşamlarını karşılamıyorsa zorunlu olarak geleceklerini ipotek altına almak demek olan borçlanmaya başlarlar.
Tüketim ekonomisi, insanları ne kadar borçlandırırsa o kadar ayakta kalır. Bu nedenle insanları borçlandırmak sistemin sürmesi için gereklidir.
Kapitalist ülkelerde, vergiler tabana yayıldığı için yani vergi adaleti sağlandığı için, dolaylı vergiler düşüktür. Ayrıca asgari ücretler insanca yaşamaya yetecek düzeydedir. Bu durumda insanlar borçlansalar bile borçlarını ödeyebilirler.
‘KART KULLANMAYIN’ diyen başbakanı, bakanları bile ciddiye almamakta ve adeta tekzip etmektedirler.
Kredi kartları modern yaşamın ayrılmaz bir parçasıdır. Ama dikkatli kullanılması şartı ile