İnsan ömrü de tıpkı mevsimler gibi… Baharla başlayan serüveni sonbahar ile sona eriyor insanın bu alemde. Oysa çok uzun değil insan ömrü görece kelebeğinkinden de kısa. Hem hangisi daha uzun ya da kısa bilebilir ki ? Yaşamı anlamlı kılan onu anlamlandırmak için harcadığımız enerjinin ne yönde olduğudur. Çocukluk ve gençlik yıllarında edinilen beceriler ilerleyen senelerde insanın ne yönde hareket edeceğinin göstergesi olur. Hani ağaç yaşken eğilir ya insan da tıpkı öyledir. Buradaki eğme eylemi bildiğimiz eğitimden gelir. Baharda su verilen ağaçlar gibi insanlara da beslenmeleri için duru su verilirse o insanlar da serpilirler ve ruhları da becerileri de aynı oranda şekillenirler.

Bir insan ömründe bahar birden çok kez yinelenir tıpkı ‘’doğa’’da olduğu gibi. Her bahar bir değişimi belki de dönüşümü ifade eder. Bebeklik bitip çocukluğa erildiğinde de, çocukluktan ergenliğe geçildiğinde de, ergenlikten delikanlılığa da , delikanlılıktan orta yaşa ve oradan da son bahara bitip tükenmeyen bir yenilenme hali.  Her bir yaşam periyodunda insan yenilendiğini hissettiğinde  ya dirilir ya da ölür. Bu ölüm tıpkı Hz. Mevlâna’nın dediği gibi ölmeden evvel ölmektir.

Hangi mevsimimizde olursak olalım her sonbaharın yepyeni bir nevbahara çiçek açtığını hiç mi hiç unutmayalım. İnsan da doğanın bir parçası ve tıpkı onun eğilimlerine sahip sadece onu bu doğadan farklı kılan aklı ve bilinci. Bu akıl ve bilinçle her mevsimi dirilmek için bir fırsat kabul eden ‘’her kişi’’ hem bu alemde hem de ahir alemde felaha erecektir.

Mevsiminiz hep bahardır, ha son ha ilk.