RUHUMA CAN ÜFLÜYOR!

Yıllar…

O zalim yıllar bizi bizden alıp götürür çoğu zaman. Tek götüremediği şeyler ise duygulardır. Yürekten hissettiğimiz anılar hep taptazedir. Açmaya yüz tutmuş gül goncası misali…

 Bir de unutamadığımız insanlar vardır. Yazarlar, şairler, iş adaları, başbakanlar yada köyün muhtarı… Vardır size dokunan bir yanı…

 ATTİLA İLHAN

Attilâ İlhan (15 Haziran 1925 - 11 Ekim 2005), Türk şair, romancı, deneme yazarı,gazeteci ve eleştirmen. Aydın çalışmalarıyla Türk edebiyat ve düşünce dünyasına önemli katkıları olmuştur. Tiyatro ve sinema sanatçısı Çolpan İlhan'ın ağabeyidir.

Ve o “Ben Sana Mecburum” dedi ve bize sevmenin ne demek olduğunu öğretti.

BEN SANA MECBURUM

Ben sana mecburum bilemezsin

Adını mıh gibi aklımda tutuyorum

Büyüdükçe büyüyor gözlerin

Ben sana mecburum bilemezsin

İçimi seninle ısıtıyorum.


Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor

Bu şehir o eski İstanbul mudur

Karanlıkta bulutlar parçalanıyor

Sokak lambaları birden yanıyor

Kaldırımlarda yağmur kokusu

Ben sana mecburum sen yoksun.


Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur

İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur

Tutsak ustura ağzında yaşamaktan

Kimi zaman ellerini kırar tutkusu

Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından

Hangi kapıyı çalsa kimi zaman

Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu

 

Fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor

Eski zamanlardan bir cuma çalıyor

Durup köşe başında deliksiz dinlesem

Sana kullanılmamış bir gök getirsem

Haftalar ellerimde ufalanıyor

Ne yapsam  ne tutsam nereye gitsem

Ben sana mecburum sen yoksun.

 

Belki haziran da mavi benekli çocuksun

Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor

Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden

Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun

Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor

Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin

Kötü rüzgar saçlarını götürüyor

 

Ne vakit bir yaşamak düşünsem

Bu kurtlar sofrasında belki zor

Ayıpsız  fakat ellerimizi kirletmeden

Ne vakit bir yaşamak düşünsem

Sus deyip adınla başlıyorum

İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin

Hayır başka türlü olmayacak

Ben sana mecburum bilemezsin.

CEMAL SÜREYA

Cemal Süreya (1931; Pülümür, Erzincan - 9 Ocak 1990), Türk şair ve yazar. Asıl adı Cemalettin Seber'dir.

Mahlas: Osman Mazlum, Ali Fakir, Dr. Suat Hüseyin, Hasan Basri, Cemasef,Charles Suares, Suna Gün, Ali Hakir, Hüseyin Karayazı, Adil Fırat,Genco Gümrah, Ahmet Gürsu,Birsen Sağanak, Kürt Cemo

Doğum: Cemalettin Seber 1931 Pülümür, Erzincan, Türkiye

Ölüm: 9 Ocak 1990 (59 yaşında) İstanbul, Türkiye.

Meslek: Yazar, şair, maliye müfettişi, genel müdür, sanat yönetmeni.

Dönem: Cumhuriyet Dönemi.

Akım: İkinci Yeni akımı.

Ödülleri: 959 Yeditepe Şiir Armağanı (Üvercinka)
1966 Türk Dil Kurumu (TDK) Şiir Ödülü (Göçebe)
1988 Behçet Necatigil Şiir Ödülü (Sıcak Nal, Güz Bitiği)

Meraklısına şiirleri:

  • Üvercinka (1958)
  • Göçebe (1965)
  • Beni Öp Sonra Doğur Beni (1973)
  • Sevda Sözleri (1984, Üvercinka, Göçebe,Beni Öp Sonra Doğur Beni, Uçurumda Açan-1984- ile birlikte)
  • Güz Bitigi (1988)
  • Sıcak Nal (1988)
  • Sevda Sözleri (1990, 1995, tüm şiirleri)
  • Korkarak Vinç

Yazmam Daha Aşk Şiiri

Oydu bir bakışta  tanıdım onu
Kuşlar bakımından uçarı
Çocuk tutumuyla beklenmedik
Uzatmış ay aydınlık karanlığıma
Nerden uzatmışsa tenha boynunu

Dünyanın en güzel kadını oydu
Saçlarını tarasa baştan başa rumeli
Otursa ama hiç oturmaz ki
Kan kadını rüzgardı atların
Hep andım ne yaşanır olduğunu

En çok neresi mi ağzıydı elbet
Bütün duyarlıklara ayarlı
Öpüşlerin türlüsünden elhamra
Sınırsız denizinde çarşafların
Bir gider bir gelirdi işlek ağzı

Ah şimdi benim gözlerim
Bir ağlamaktı tutturmuş gidiyor
Bir kadın gömleği üstümde
Günün maviliği ondan
Gecenin horozu ondan

CAN YÜCEL

Can Yücel (21 Ağustos 1926 - 12 Ağustos 1999), modern Türk şair. Kullandığı kaba ama samimi dil ile Türk şiirinde farklı bir tarz yaratmıştır.

Can Yücel, 21 Ağustos 1926'da İstanbul'da doğdu. Millî Eğitim Eski Bakanı Hasan Ali Yücel’in oğludur.

1943 yılında, yakın dostu ve Ankara Atatürk Lisesi'nden sınıf arkadaşı Gazi Yaşargil ile birlikte yurtdışı eğitim bursu kazandığı halde, babası, dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel'in " Bakan, kendi oğluna torpil yaptı derler" diyerek karşı çıktı, söylendi. Gazi Yaşargil, bu bilginin doğru olmadığını, ikisinin de ailelerinin imkânlarıyla yurt dışına gittiklerini açıkladı. Ankara ve Cambridge üniversitelerinde Latince ve Yunanca okudu. Çeşitli elçiliklerde çevirmenlik, Londra’da BBC’nin Türkçe bölümünde spikerlik yaptı. Askerliğini Kore’de yaptı. 1958’de Türkiye’ye döndükten sonra bir süre Bodrum ve Marmaris'te turist rehberi olarak çalıştı. Ardından bağ|ımsız çevirmen ve şair olarak yaşamını İstanbul’da sürdürdü. 1956 yılında Güler Yücel ile evlendi. Bu evlilikten iki kızı (Güzel ve Su) ve bir oğlu (Hasan) oldu.

Son yıllarında Eski Datça’ya yerleşti ve her hafta Leman, her ay Öküz dergilerinde yazıları ve şiirleri yayımlandı. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel`e hakaretten yargılanan Yücel, 18 Nisan seçimlerinde Özgürlük ve Dayanışma Partisi`nin İzmir 1. sıra milletvekili adayı oldu. 12 Ağustos 1999 gecesi ölen şair, çok sevdiği günebakan çiçekleriyle uğurlanarak Datça'ya defnedildi.

Bundan yaklaşık 4 yıl önce, gazetede yazma serüvenimin başladığı ilk günler soyadı benzerliğimizden dolayı birkaç yazım alıntı zannedilip,

  • Bahar Noktası (Bir Yaz Gecesi Rüyası'nın çevirisi) (Shakespeare) 1981. İstanbul: Papirüs Yayınları, 1996.
  • Muhteşem Gatsby (The Great Gatsby, F. Scott Fitzgerald), Ağaoğlu Yayınevi, İstanbul, 1964.
  • Yeni Başlayanlar İçin Marx (Marx Para Principantes) 1977.
  • Salozun Mavalı (Peter Weiss)Bilgi Yayınları.
    • . Hamlet (Shakespeare)1992. İstanbul: Papirüs Yayınları, 1996.

 BEN HAYATTA EN ÇOK BABAMI SEVDİM

Ben hayatta en çok babamı sevdim

Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk

Çarpı bacaklarıyla -ha düştü ha düşecek

Nasıl koşarsa ardından bir devin

O çapkın babamı ben öyle sevdim

Bilmezdi ki oturduğumuz semti

Geldi mi de gidici – hep , hep acele işi

Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi

Atlastan bakardım nereye gitti

Öyle öyle ezber ettim gurbeti

Sevinçten uçardım hasta oldum mu,

Kırkı geçerse ateş, çağırırlar İstanbul’a

Bi helallaşmak ister elbet , diğ’mi oğluyla!

Tifoyken başardım bu aşk oy’nunu,

Ohh dedim, göğsüne gömdüm burnumu,

En son teftişine çıkana değin

Koştururken ardından o uçmaktaki devin,

Daha başka tür aşklar, geniş sevdalar için

Açıldı nefesim, fikrim, canevim

Hayatta ben en çok babamı sevdim.

SON NOTLARIM: Ruhuma dokunuyor kimi şiirler… Saçlarımı okşuyor. Yaralarımı sarıyor. Kimi geceler ağlatıyor ansızın. Haberim yok üşüyorum çoğu geceleri. Sarılıyorum yağmurlarıma, titriyor tüm uzuvlarım. Varlığımla irkiliyorum kimi anlarda… Kimi zamanlarda ise uykuya dalıyorum hıçkırarak. Bana her şey seni hatırlatmıyor sevgilim, her şeyi sen hatırlatıyorsun bana. Ve bir şiir mısrası, ruhuma can üflüyor…