Dün bugün değil yüzyıllardır bu topraklarda varlık mücadelesi veriyoruz. Emperyalizme karşı Kurtuluş savaşıyla kazandığımız bağımsızlığımız hep tehdit altındaydı. Emperyalizmin ülke toprakları üzerindeki operasyonları hiç bitmedi. 1984 yılında malum küresel güçlerin aparatı olarak ortaya çıkan bölücü ve ayrılıkçı PKK terör örgütüyle o günden bu yana yapılan mücadelede on binlerce vatan evladımızı şehit verdik ve halende vermeye devam ediyoruz.
Terörle mücadelede siyasetin doğrularını, yanlışlarını, zaman zaman muhatap almasını, ilişki kurma süreçlerinde yapılan hataları, izlenen yöntemlerdeki konsept değişikliklerinin doğruluğunu yanlışlığını sürekli tartıştık. Ülkeyi yöneten siyaset kurumu bile ülkenin ortak sorununa ortak çözüm üretme adına bir araya gelemezken... Sayıları her geçen gün artan ‘güvenlik uzmanları’nın ellerinde çubuk ekranlarda vatandaşın gözüne sokarken…
Uyarılara kulak veren olur mu? Şehitlerimizin acılarını yüreğimize gömmeye, gidenin ardında gözyaşı dökmeye devam ediyoruz!
İtirazımız sorunu çözmesi gereken siyaset kurumunun-iktidarın hem çözemeyip hem de bunun üzerinden siyaset inşa etmesi, ülkeyi; kim daha çok milliyetçi ikilemine getirmesidir.
Elbette her seçim öncesi artan terör olaylarının siyaset planının bir parçası olduğu düşünülemez.
İtirazımız teröre verilen her şehit sonrası sorunu çözmesi gerekenlerin başkalarını suçlaması, kendileri dışında herkesi ‘vatan haini’ ilan etmesidir.
Gelelim siyasetin tartışmalarına…
Yılbaşından önce 23 Aralık günü, PKK’ya karşı Irak Kürt bölgesinde 17 Nisan 2022’den beri yürütülen Pençe-Kilit Harekatı bölgesinde bir üs bölgemize sızmaya çalışan teröristlerle çıkan çatışmada 12 askerimiz şehit oldu. Ardından İYİ Parti’nin partilere ortak bildiri önerisi geldi. Daha önce tüm bildirilere imza atan CHP imza atmak yerine bazı sorular sorarak aynı içerikte ayrı bir bildiri yayımladı. CHP’ye önce ortak bildiriye imza atıp sonra aynı soruları sorabilirdin yönünde eleştiriler yöneltildi. İktidar her zaman yaptığı gibi ‘imza’ üzerinde CHP’ye teröre destek olmakla suçlamalar yöneltti.
Kim daha çok ‘vatansever’ kim teröre destek veriyor tartışmaları devam ederken 20 gün sonra yine aynı bölgede üs bölgesine sızmaya çalışan teröristlerle çıkan çatışmada 9 askerimizi daha şehit verdik. Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan başkanlığında İstanbul’daki Dolmabahçe Çalışma Ofisinde Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İçişleri Bakını Ali Yerlikaya, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanı Dış politika ve Güvenlik Başdanışmanı Akif Çağatay Kılıç, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun katıldı. Zirveye katılanların tümü Erdoğan’ın çok özel seçilmiş çekirdek ekibinden oluşuyor.
CHP’nin saldırılarla ilgili bilgilendirme istediği iktidar önceki saldırılarda olduğu gibi 9 askerin hayatını kaybettiği saldırı sonrası da yine CHP’yi yok sayarak...
Erdoğan CHP Genel Başkanı Özgür Özel’i aramayıp, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’i telefonla arayarak devam eden askeri harekatlara ilişkin gelişmelerin ele alındığı, bilgilendirme yaptı. İYİ Partinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bilgilendirmesine rağmen, parti sözcüsü Kürşat Zorlu, Meclis’te bakanların katılacağı bilgilendirme toplantı taleplerini ve genel görüşme taleplerini Meclis başkanlığına ilettiklerinin bilgisini verdi; hani Meclis’te terörün partisi vardı böyle bir bilgilendirme yapılması doğru değildi!
CHP 12 asker kaybında sonra istediğinde tartışma konusu haline getirilmişti…
PKK sadece bölücü ayrılıkçı bir terör örgütü değil aynı zamanda arkasında küresel güçlerin olduğu, ABD’nin BOP ’un (Büyük Ortadoğu Projesi) saha aparatıdır.
Biz burada vatan evlatlarımız için gözyaşı dökerken. Yurtdışından Kürt’çe yayın yapan bir kanalda Türkiye işgalci olarak tanımlanarak ‘’direniş alanı Zap’a bağlı bir bölgede, Helmed Drelog şehidimiz adına devrimci gerilla operasyon düzenliyor, sonuçları henüz elimize ulaşmadı, gerilladan aldığımız bilgilere göre, gerilla güçleri çok sayıda ‘işgalci Türk ordusu’ askeri cezalandırdı, düşman mevzileri imha edildi…’’ yönünde yayınlar yapıyor.
Aslında her şey çok açık Amerikan askeri yetkili Raymond A. Thomas ‘’PKK, YPG adını aldı, Türkler YPG’nin PKK olduğunu söyledi ‘Düşmanlarımızla muhatap olmanız, müttefikliğe sığar mı!’ diyerek bize çıkıştı. Biz de YPG’ye isimlerini değiştirmesini söyledik. ‘Kendinize hangi ismi vermek istersiniz?’ dedik, ertesi gün isimlerini Suriye Demokratik Güçleri diye ilan ettiler. Araya demokratik ifadesini koymaları çok zekiceydi. YPG yapamayacağım şeyler istiyordu benden. Suriye’nin Kuzeyine hakim olmak istiyorlardı. Masada olmak istiyorlardı. PKK ismiyle bunların olması mümkün değildi şüphesiz. Bunu aşmak için onları askerileştirme işini biz, onları muhatap alarak meşruiyet kazandırma işini de Brett Mc Gurk üstlendi.’’
Olay sanılandan büyük, sözde stratejik ortağımız ABD’nin küresel projesi karşısında siyasilerin birbirine üstünlük kurma, avantaj elde etme emellerinden derhal vazgeçip, Türkiye üzerinde emelleri olan küresel güçlere karşı bütüncül siyaset geliştirmelidirler...