Ülkenin iç ve dış yoğun gündemi arasında CHP’li belediyelere karşı mücadeleyi ihmal etmeyen partili cumhurbaşkanı Erdoğan Bakanlarına ‘’Sayın bakan, kendilerini bu konuda çok daha kararlı bir şekilde silkelemende fayda var’’ diyerek yaptığı ‘sıkı tembih’ sözlerine…

Ekrem İmamoğlu ‘’hadi gel de silkele o zaman. Allah akıl versin. Bir insan ne der, git belediyelerden şu SGK borcunu tahsil et kardeşim der. Akla bak! Silkeleyin belediyeleri!’’ sözleriyle verdiği cevap kamuoyunda ses getirdi.

Getirmesine getirdi, muhalefetin yüreğini soğuttu tamam ama partili cumhurbaşkanının kontrolündeki devletin belediyelerle mücadelesi bitecek gibi değil. R.T. Erdoğan, ülkenin cumhurbaşkanı olarak, belediyelerin işlerini kolaylaştırmak, projelerine destek vermek yerine kullandığı devlet gücüyle muhalefet belediyeleri üzerindeki baskının daha da artırılması talimatını vermiştir.

Açıkça ilan edilen bu tavır devlet aklı değil, partizanlık aklıdır. Bu tavır muhalefet belediyelerinin yönettiği yerleşim yerlerindeki vatandaşların hizmet almasını sağlamak, hizmet kalitesini artırmak, vatandaşların huzur ve refah içinde yaşamasını sağlamaya yönelik hizmetlerin önünü açmak yerine, belediyeleri çalışamaz, hizmet üretemez hale getirerek vatandaşı mağdur etmektir. Vatandaşlar hizmetten mahrum kalırsa kalsın yeter ki ‘muhalefet başarısız olsun’ anlayışıdır.

Belediyelere ait SGK borçlarının düzenli olarak ödenmesini sağlamayan, 20 yıldır aklına gelmeyen belediyeleri kaybettikten sonra SGK borçlarının tahsili akıllarına gelmesi ‘silkeleme’ kararı iyi niyetli değildir. Tahsilat neden şimdi akla gelmiştir, bu borçlar sadece muhalefet belediyelerine mi aittir, silkeleme kararı neden sadece muhalefet belediyeleri için geçerli, iktidar belediyelerinin hiç SGK borcu yok mu, neden sadece muhalefet belediyeleri silkeleniyor!

Özellikle İstanbul olmak üzere muhalefet belediyelerinin projelerine onay verilmedi, bulunan dış kredi anlaşmalarına imza atılmadı, ulaşım çözümleri reddedildi, metrolar U ve M olarak ayrıştırıldı ulaşım sorunlarının çözümüne engeller çıkarıldı buna rağmen olmadı bütün engellemelere rağmen seçimleri muhalefetin, Ekrem İmamoğlu’nun kazanmasının önüne geçemediler!

Önce Başbakan Binali Yıldırım’ı sonra Çevre Şehircilik İklim Değişikliği Bakanı, ailenin prensi Murat Kurum’u silkeledi Ekrem İmamoğlu. Baktılar ki bu gidişle iktidarı kökten silkeleyecek o bizi silkelemeden bari biz onları silkeleyelim diyerek SGK borçları üzerinden yükleniyorlar!

Belediyelerin kreşlerini kapatmak isteyen, kent lokantalarından, yurtlardan, burslardan rahatsız olan, anne kart uygulamasına; kimin parasını kime veriyorsun diye karşı çıkan Erdoğan, bakın kimin parasını kimlere vermiş…

Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın deyişiyle ‘’Türkiye milli gelire oranla dünyanın en fazla yardım yapan ülkesidir’’ bazılarına bakalım…

Suriyeliler için 40 milyar dolar harcanması. Milyonlarca Suriyeliye bedava sağlık hizmeti verilmesi. Somali’ye 1 milyar doların üzerinde hibe yapılması. Kırgızistan’ın 62 milyon 300 bin dolar borcunun silinmesi. Kırgızistan vatandaşlarına ücretsiz sağlık hizmeti verilmesi. Kızılay’ın 62 ülkeden 1 milyon 800 bin insana düzenli maaş vermesi. 10 Mayıs 2024 tarihli resmi gazete kararıyla yılda 7 bin yabancıya sağlık hizmeti verilmesi. Nijer, Nijerya, Kongo sağlık ve maddi olmak üzer 34 ülkeye ekipman hibe, 156 ülke ve 9 kuruluşa destek…

Ver tamam da, kendi ülkenin belediyelerini sırf muhalefet diye ‘silkelemek’ ne demek?

Hizmetin gitmesine mani olduğun insanlar senin ülkenin insanı değil mi?

Ülkeyi bütün haşmetinizle siz yönetiyorsunuz bırakında belediyeleri de CHP’liler yönetsin! Hizmetleri engellemek, kayyım atamak olmadı ‘silkelemek’ ne demek!

TAHAMMÜLSÜZ DEMOKRASİ…

Muhalefet belediyelerini ‘silkeleme’ talimatı alan bakanlar TBMM Bütçe görüşmelerinde ne kadar tahammülsüz olduklarını gösterdiler.

Yenidoğan bebeklerin ölümlerinin önüne geçmeyen Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, TBMM Bütçe görüşmelerinde milletvekillerini psikiyatrik mitomani ile(yalan söyleme hastalığı, yani patolojik yalan, yalan söylemeyi alışkanlık haline getirmekle) suçladı!

Çevre Şehircilik Bakanı olduğu halde görev ve sorumluluk alanına giren konulara çözüm üretmek yerine, İzmir Körfezinden diyerek bir pet şişeyi Meclis kürsüsünden gösteren Bakan Murat Kurum. Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygün, Ergenenin Arsenikli kirli suyunun olduğu pet şişeyi kendisine vermek isteyen milletvekiline ‘diklenmiş’, verilmek istenen kirli su dolu pet şişeyi elinin tersiyle itmiş, bakan olgunluğuna yakışır demokratik bir tavır sergilememiş; demokrasiye, eleştiriye tahammülsüzlüğünü göstermiştir.

Bütün bunlar devletleşen AKP iktidarının anlayışında kendisinden olmayan, kendisi gibi düşünmeyenlere tahammülü olmadığının göstergesidir.