İç  Güvenlik Yasa tasarısı meclise geldi.
Ak Parti, uzlaşmacılığı ve uyarıları da dikkate alması ile tanınan bir parti değildir. Eski Başbakanlarımızdan Tansu Çiller'in armağan ettiği bir deyim vardır, "O bayrak ya inecektir ya inecektir."

-Bu yasa da ya çıkacaktır ya da çıkacaktır!

Hükümet uyarıları dikkate almadı. İç Güvenlik Yasa Tasarısından vazgeçmedi.

CHP'lilerin, HDP'lilerin, MHP'lilerin eleştirilerine TBMM'de kaba kuvvetle yanıt verdiler. 

Kürsüden tokmağı kapıp saldırdılar. "Vur ula vur", sesleri arasında birkaç vekili hastanelik ettiler.
  

Hükümetimizin 'hükümet etme modeli' tam olarak TOKMAK modelidir. 12 yıllık iktidarlarında milletin kafasından eksik etmediler. Asil olmuş, vekil olmuş, asker olmuş, polis olmuş, gazeteci olmuş, öğrenci olmuş, işçi olmuş fark etmedi. Ayak direyene ya da yola getirmek istediklerine tokmağı vurdular.

Sokakta TOMA, Mecliste TOKMAK.

*** 

Aslında çıkarılmak istenen yasanın "alametifarikası" da zaten TOKMAK olabilir.

Yani muhalif olana baskı ve yıldırma, dövme, inletme yasası. Ordu Eski Emniyet Müdürü Sayın Hakan Kırmacı, geçen hafta İç Güvenlik Yasa Tarasına ilişkin uzman görüşlerini  gazetemize anlatmıştı:

 

"Tasarının  7'nci maddesinin (1) numaralı fıkrası ile 10/6/1949 tarihli ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 11 inci maddesine eklenen fıkra ile İl İdaresi Kanunu’nda değişiklik yapılarak Valilere kolluk amir ve memurlarına suçun aydınlatılması ve suç faillerinin bulunması için emir verme yetkisi getirilmektedir. Bu düzenleme ile kolluk, adli konularda çift başlı hale getirilmek istenmektedir.  Mevcut yapıda vali, kolluğa sadece idari konularda yani suçun önlenmesi, savcı ise adli konularda, yani suç sonrası emir verebilmektedir.  Bu düzenleme ile vali, suç sonrasında da suçun aydınlatılmasına müdahale etmekte, suçun aydınlatılması noktasında olay yeri incelemesi, arama, elkoyma, yakalama gibi tedbirlerden hangilerine başvurulabileceğine karar vermektedir.  Halbuki bu yetkiler, CMK’ya göre, savcıların yetkisinde olan hususlardır. Valinin adli alana girmesi yürütmenin yargıya açık bir müdahalesidir.  Bu düzenleme yürürlüğe girerse, aynı konuda, savcı ve validen farklı emir alan kolluk amir ve memurları, hangi amirin emrini uygulayacağı konusunda kararsız kalacaklardır.  Bu da kamu düzeninin korunması adına olumsuz sonuçlar doğuracaktır. Kolluk amirleri tercih yapmak zorunda kaldıkları zaman, aynı zamanda sicil amirleri olan Valileri tercih edecek, bu da dolaylı yoldan, suç soruşturmasında savcının devre dışı kalması anlamı taşıyacaktır."

 

Dinleyen, ya da dinlemek isteyen var mı?

Yok.. Vur tokmağı!