Tarih boyunca Ezilenler işin doğası gereği kendilerini ezen düzene karşı olurlar da ondan. Yürürlükteki Anayasamızın iki önemli maddesi vardır ki onlar mutlaka değişmelidir.
14 Mayıs 1950 de dahili ve harici bedhahlar tarafından Anayasamıza yerleştirilen Anayasamızın öncelikle değiştirilecek iki maddesi şunlardır
1-Her yıl bütçeler %18-30 arasında açık yapılır. Bu açıklar para basılarak borç alınarak zamlar yapılarak yeni vergiler konularak kapatılır. Bu şekilde yapılan bütçelerle Türk Milletinin cebinden paraları sofrasından yiyecekleri alınır.
2-Yapılan bütçelere artık Cumhurbaşkanları dahil hiç kimse elini süremez. Yargı denetimine tabi değildir. (Anayasa Madde 89)
Bu iki madde gerçekte yok ama varmış gibi 14 Mayıs 1950 den beri uygulanmaktadır. Bu uygulamalarla 14 Mayıs 1950 de 3 TL olan bir ABD doları bu gün itibari ile 3.588.000 TL dir. Türk milletinin esas meselesi budur. Bu kadar temel büyük ve geleceğimizi karartan konu varken başka başka konulara dikkat çekmek (Müftülere de nikah yetksi vermek, Sözcü gazetesine ve Cumhuriyet gazetesine hukuk kalıplarına uymayan işlemler yapmak vs.)için havadan sudan yazılar yazmak ve havadan sudan konularda zaman ve enerji tüketmek hıyanet-i Cumhuriyettir.
Şimdi bu yazdıklarımızı biraz daha açık yazalım. Anayasamızın 166. Maddesi zamları yasaklayan ama buna rağmen 14 Mayıs 1950 den bu yana iktidarların her gün çiğnediği bir maddedir. Anayasamızda zamları yasaklayan 166. Maddesi var ama zamsız hiçbir günümüz yok. Bu nasıl iştir. Anlatalım. Anayasamızın 166. Maddesine göre insan haklarına aykırı olan zam yapılamaz. Çünkü 166. Madde devletin plan yapmasını planda fiyat istikrarı sağlamasını hükme bağlamıştır. Fiyat istikrarı DENK bütçe ile ancak sağlanabileceğinden bu madde orada iken açık bütçe yapılamaz. Anayasamızın bu üvey maddesi ile ilgilenen bir iktidar hiç gelmedi. Hiçbir vatandaşımız böyle bir iktidara rastlamadı. 11 Kasım 1938 de bir ABD doları 80 kuruş idi. Bugün bu değer ortalama 3.588.000 TL dir. Bu değer 5 Aralık 1983 te yani Milli Güvenlik Konseyinin iktidarı Özal ve ANAP’a devrettiği tarihte 184 TL idi. Saf temiz AKP ye dahi oy verebilen vatandaşlarımız için yazıyoruz. 3.588.000:184=19.500. Bunun anlamı şudur ki o tarihten bu yana Türk parası Haçlı paraları tarafından 19.500 defa ezilmiştir. Mesele bu kadar açık ve ortadadır. Şimdi siz karar verin. Bu ağır durumun düzeltilmesi için Müftülerin Resmi nikah kıymaları ile sözcü ve Cumhuriyet gazetelerine yapılan müdahalelerin ne kadar ilgisi Vardır?Bunlar bütçe açıklarımızın kapatılmasında bir fayda sağlar mı?
Anayasamıza göre yapılacak tüm bütçeler, fiyatlarda İSTİKRAR ve dış ödemelerde dengeyi sağlayıcı
İstihdamı geliştirici ve yatırımlarda toplum yaralarını gözetici
Kaynakları verimli şekilde kullanmaya özen gösteren özellikler taşımalıdır.
Peki, bir bütçe kanunu yaptık bu hususlara uymadık bütçe ile açıkça savurganlık yapılıyor, bütçe açık olduğundan zam üstüne zam yağacak israf ve şatafat tavan yapmış TBMM de kabul edildi ve onay için Cumhurbaşkanına sunuldu. Cumhurbaşkanımızın bu kanunu yeniden TBMM ne göndererek tekrar görüşülmesini isteyebilir mi? HAYIR. Neye göre Anayasamızın 89. Maddesi diyor ki: “Cumhurbaşkanı Kısmen veya tamamen uygun bulmadığı kanunları bir daha görüşülmek üzere bu husustaki gerekçeleri ile birlikte TBMM geri gönderir. Bütçe kanunları bu hükme tabi değildir.
Bu madde oraya sinsi sinsi dâhili ve harici bedhahlarca yerleştirilmiştir. Acilen bu maddelerin değiştirilmesi gerekir. Anayasamızın bütçe hükümleri açık seçik yazılmadığından olup bitenlere bir kere daha göz atalım. Belki bir Yüce Allah kulu çıkar da bu ters gidişi DENK bütçe yaparak düzeltir.
Bir gram altın 18. YTL iken bu gün 145.YTL dir. Artış %800 dir.
Bir çeyrek altın 24.YTL iken bu gün itibarı ile 240.YTL dir. Artış %1000 dir.
Bu rakamlarda açıkça görüldüğü gibi Türk Milleti fakru zarurete sürüklenmiştir. Anayasamızda Türk milletini ezen ezilmesini önlemek üzere acil değişiklikler gerekli iken hiç birini yapmayan TBMM ne bu acil değişiklikleri de yapma görevi düşmektedir. Bu acil görevi yerine getirmeyen TBMM üyelerine fakru zarurete uğratılmış Türk milletinin yiyeceğinden içeceğinden tasarruf ederek ödediği vergilerle maaş verilmesi hiçbir zaman helal olacak bir iş değildir. Dost acı söyler... Çünkü onun acı acı söylemekten başka bir silahı yoktur.