Geride bıraktığımız, Son bir yılda, yani 2015 yılında bu ülkede yaşayan vatandaşlar olarak, endişe verici pek çok olaylara tanık olduk. Dünyada ve ülkemizde yaşanan terör ve insanlık dışı katliamlar ülkemizde yaşayan tüm duyarlı insanları derinden üzmüştür. Özellikle demokrasinin yok edildiği hukuksuzlukların, haksızlıkların gittikçe arttığı bir yılı hep birlikte yaşadık.
7 Haziran 2015 tarihinde yapılan genel seçimler demokrasi adına olumlu gelişmeler getireceği inancı ile bizleri umutlandırmış, ancak siyasi partiler arasında uzlaşma sağlanamayınca, 1 kasım genel erken seçimlerine gidilme kararı alınmış. Bu durum adeta gizli bir elin terörün tetiklenmesine, ekonomide olumsuzluklar, döviz kurlarının rekor seviyelerine çıkmasına kısaca ülke bir kaos ortamı yaşatılmasına sebep oldu. Ülkemiz koalisyonla yönetilemeyeceği algısı kuvvetli bir biçimde yaratıldı. Tam bu olumsuzluklar içerisinde 1 kasım seçimlerine gidildi. Hedeflenen amaç gerçekleştirildi. Bir siyasi parti çıkarcılar tarafından tek başına iktidara getirildi.
Ekonomisi ile siyaseti ile tamamen dışa bağımlı olan Türkiye’ye yeni bir Anayasa dayatılıyor. Küresel güçler öyle istiyor. Yapılacak olan Yeni Anayasa ulus devletinin sonu olacak. Türkiye fiilen bir başkanın iki dudağının arasında kalacak. Başta Güney doğu da olmak üzere, Anadolu’da Özerk bölgeler ortaya çıkacak. Türkiye eğer milli irade göstermezse 93 yıllık cumhuriyet, ulus devleti yerini federalizm alacak. Böl yönet taktiği 25-30 yıl önce Romanya, Yugoslavya, Bosna, Kosova, Ukrayna gibi Balkan ülkelerine uygulanmış, şimdi de daha az gelişmiş Türkiye’nin de içinde olduğu Ortadoğu ülkelerine uygulanmaya çalışılıyor. Bunun adına da ileri Demokrasi deyip halka yutturulmaya çalışılıyor.
Şimdi sıra başkanlık sistemine geldi. Başbakanın ve Cumhurbaşkanının tek hedefi ve projeleri önümüzdeki dönem Başkanlık sistemine göredir. Haydi hayırlısı, hep beraber yaşayıp göreceğiz.
Bütün bu olumsuzluklar yetmezmiş gibi komşularımızla ilişkilerimiz iyice kötüye gitti. İlişkilerimizi belirleyen yanlış dış politikalar nedeniyle sorunlar yaşanırken bir de hava sahamızı ihlal etmesi nedeniyle Rus uçağının düşürülmesi Rusya ile her türlü ilişkimizin bitmesine neden oldu. Bu durum özellikle ekonomimize maliyeti Başbakan yardımcısı Sn. Mehmet Şimşek’in kamuoyu ile paylaştığı gibi 9 milyar dolar olmuştur. Bütün bunların bedeli ülkemize ağır bir fatura olarak yansımıştır. Ekonominin daralması, piyasalardaki dalgalanmalar, ticari hayatta nakit sıkıntısı, bankaların kredi musluklarını kısmaları ve işlerin yavaşlaması Sebebiyle, borcu olan işyerlerinin kapanma noktasına gelmesi enflasyonun ve işsizliğin artmasına neden olmaktadır. Ekonomideki bu kötü gidiş her kesimi etkilemektedir.