Biz daha önceleri yanı Prof Dr. Mehmet Görmezin başkanlığı sırasında bir yazı yazmıştık. Yazımızın başlığı şöyle idi. “Diyanet İşleri Başkanlığına Müslümanlığı iyi bilen bir bilim adamı getirilmelidir.” Yazımız da şöyle idi,.
“Durup dururken neden böyle bir başlık koymuştum? Anlatayım. Benim işyerimle evim arasındaki Eskişehir caddesinden her gün geçiyorum. Bu cadde üstünde ise Türkiye’nin en çok bütçesi olan T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı sarayı var. Sarayın tam yanında ise Eskişehir yolunu kesen Bilkent köprüsü var. Bilkent Köprüsünün üstünde iki adet yazı var. “ Namaz huzurdur erteleme” ve “Namaz diriliştir üşenme.” Diyanet işleri başkanlığı laik Cumhuriyetin bir makamıdır. Onun ilelebet yükselmesi ve yaşaması için dinimizin bilimsel yanından yaralanarak dünya ulusları arasındaki yerimiz almamızı destekleyecektir.Müslümanlığın bilim temeline dayalı bir din olduğunu anlatan Hadis-i Şeriflerimiz varken, bunları köprüye asmayan bir diyanet işleri başkanlığını kınamamak elde değildir. Dinimizi anlatan o kadar güzel sözler var ki yukarıda yazılı sözlere sıra gelmez. Yüce yaratanın “OKU” emri ile Yüce peygamberimizin “ Bilim Çin’de bile olsa gidin alın” ve “ Beşikten mezara bilim okuyun” Hadis-iş şerifleri öncelik alır. Derhal o sözlerin yerine Yüce yaratanın vahiy yolu ile gönderdiği “ OKU” emri ile Yüce peygamberimizin “ Bilim Çin’de bile olsa gidin alın” ve “ Beşikten mezara bilim okuyun” Hadis-iş şerifleri o köprüye asılmalıdır. Müslümanlık dinimizin bilime dayanan en son din olduğu bütün cihana duyurulmalıdır. İŞİD, DEAŞ gibi terör örgütlerinin Müslümanlığa verdiği zararlardan ancak  bilim yolu olan gerçek Müslümanlığa dönmekle kurtulabiliriz.”
Ne güzel bir rastlantıdır ki yeni Diyanet İşleri Başkanımız göreve başlama konuşmasında bu konuya değinmekte ve şöyle demektedir ” Cehalet ancak ilimle, zulümat ancak hidayetle yok edilebilir”
Diyanet işleri Başkanlığına atanan ve görevine başlayan Prof. Dr. Ali Erbaş konuşmasında:”Allah ve resulünün ezeli ve ebedi çağrısını sekülerizm ve hiçbir değer tanımama kıskacında debelenen insanlığa ulaşmak için her zamankinden daha çok çalışmamız gerekiyor.”demiştir.
Peki, sekülerizm veya sekülarizm nedir onu da Ansiklopedilerden bakalım. Sekülerizm veya sekülarizm; toplumda ahretten ve diğer dinî, ruhanî meselelerden ziyade dünya hayatına odaklanılması yönündeki hareket.
Latince çağ anlamına gelen Saeculum sözcüğünden İngiliz dili için türetilen Sekülerizm Türkçeye lâiklik, çağdaşlaşma veya dünyevileşme olarak üç farklı terimle çevrilebilmektedir
Bu deyişleri herkesin anlayabileceği bir şekilde yazarsak Diyanet işleri yeni başkanımız Sayın Prof Dr Ali Erbaş diyor ki;
”Cehalet ancak ilimle, zalimlik ancak hidayetle yok edilebilir”
”Basireti bağlanmış, gözü kararmış,  kalbi taşlaşmış, hırs ve çıkar düşkünü, işgalci ve sömürgeci küresel güçlerin ve onların işbirlikçileri,  dünyamızı sulh ve selamet yurdu olmaktan çıkarıp göç ve ıstırap yurduna çevirerek kaosa sürüklemektedirler. Diyanet işleri Başkanlığımız devletimizle birlikte bütün mazlum halklara şefkat, merhamet ve yardım elini uzatmaya devam edecektir
 
Yüce Müslümanlık herkesin bildiği gibi “Bilimi Çin’de bile olsa gidip almayı”  ve “beşikten mezara bilim okumayı” emreden bir dindir. Müslümanlık tüm Müslümanlara  Dünya meselelerini dini ritüeller ve ibadetlerle değil bilim ölçüleri ve bilim değerleri ile çözmeyi emreden bir dindir. Bu açıdan baktığımız zaman “ Yüce Müslümanlık sekülarizm’i yasaklayan değil emreden bir dindir. Sekülerizm uygulanmasında insanlar debelenmez sorunlarını bilim aydınlığına çözerler ve dünyevi hayatta mutlu ve başarılı olurlar. 14 Mayıs 1950 den sonra Sekülerizm çöp tenekesine atılmıştır. Her türlü ekonomik sistemin başarısı için  “ DENK” bütçe gerektiği bir bilim emridir. Bu bilim emrini hayata geçiremediğimizden Tüm Türkiye’deki Müslümanlar ve dünyadaki tüm Ümmet-i Muhammed fakru zaruret içinde ve perişan durumdadırlar.
Yeni başkanımızı haddimizi aşarak bilimi temel alan yüce dinimizin emirlerini yerine getirmeyenlerle amansız bir mücadeleye davet ediyoruz. Bu en yüce Müslümanlık makamının ilerletilmesinde ve güçlendirilmesinde kendisine başarılar diliyoruz Diyanet işleri Başkanlığı makamı bizimdir. Orada kim oturursa otursun bilimi Çin’de bile olsa gidip alan, beşikten mezara bilim okuyan yüce Müslümanlığa ulaşmamız için bilimi her kademede uygulatmak için çaba harcayan birisi olmak zorundadır. Türk milleti kendisini bilim yolundan yani yüce Müslümanlıktan ayıranların arkasından asla gitmez.Başarılar dilenir.