Geçen haftaki yazımızın sonuna bir not eklemiştik.  Not aynen şöyle idi. NOT: AKP Genel Başkanlığına ve Başbakanlığa Denizcilik ve Ulaştırma  Bakanımız Sayın  " Binalı Yıldırım" tefrik edilerek atandı. Hayırlı olsun. Her tarafı birer Anayasa ihlali olan bu aziller ve atamaları gelecek hafta yeni hükümet programı ile birlikte  ele alalım. 
Önce bu konu ile ilgili İnternet guruplarında yayınladığımız ve geçen hafta yazımızda da değindiğimiz bu iş A dan Z ye Anayasayı ihlaldir cümlesinin arkasını doldurarak başlayalım.
Sayın Cumhurbaşkanımız bir partinin genel başkanını çağırıyor sizin Başbakanlığınızdan ve Partimizin genel başkanlığı görevlerinizden memnun değilim " parti genel başkanlığını kongre yap ve benim göstereceğim adaya devret diyor. Ve dediklerini aynen yaptırıyor”            Anayasanın A dan Z ye ihlalidir. 
 Hukuk devleti ilkesini ihlaldir.
Demokratiklik ilkesini ihlaldir.
Siyasi patiler demokratik hayatın vazgeçilemez temel unsurlarıdır diyen 68. maddesini ihlaldir.
Anayasamızın 101. maddesin de yer alan Cumhurbaşkanı seçilenin varsa partisi ile ilişiği kesilir hükmünün de ihlaldir.
 Cumhurbaşkanı Türk milletinin birliğini temsil eder anayasanın uygulanmasını gözetir  diyen anayasamızın 104 maddesini ihlaldir.
Ayrıca bütün bunla bir yana ettiği yemine de uymamak verdiği sözde durmamak gibi daha da kötü bir durumdur.
Şimdi böyle bir Cumhurbaşkanına sahip olunan ülkelerde çorap söküğü gibi gerisi geliyor.  Türk milletinin sofrasından yiyecek ve içecekleri ve ceplerinden paralarını almak demek olan açık bütçeleri 12 yıldır yapan son iki yıldır da onaylayarak insanımızın ezilmesine yok edilmesine seyirci kalan AKP üst yönetimi izlediği sistemle devletin ve Türk milletinin birliğini temsilden uzaklaşmıştır. Mesele budur.  İhlaller serisi devam etmiştir edecektir. Çünkü yeni seçilen AKP genel başkanı  TBMM kürsüsünde hükümet programını okumuş ve programda şu veciz cümleye yer vermiştir. Buyurun bu veciz cümleyi birlikte okuyalım.
Yıldırım, "2002'den sonra elde ettiğimiz bütün  başarıların mimarı hiç  kuşkusuz partimizin kurucusu Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'dır.  Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde oluşan bu kazanımları onun liderliğinde  çalışarak hep birlikte çalışarak, geleceğe  taşıyacağız." diye konuştu.( İnternet sitelerinden kopyalanarak alınmıştır) 
65. Hükümet döneminde de Sayın Cumhurbaşkanımız hükümet icraatlarının içinde olmaya devam edecek demektir. Bu arada güzel bir şey de yazarak yazımızı sürdürelim. Şimdi gelelim hepimiz ilgilendiren 65. Hükümet programının TBMM takdim eden Sayın Başbakanımızın konuşmasına. Ben kendi payıma büyük bir hayal-i sükûtla karşılaştım. Atatürk diyor ki: Bu günkü savaşmalarımızın gayesi tam bağımsızlıktır. Bağımsızlığın bütünü ise ancak mali bağımsızlıkla mümkündür.  Malı bağımsızlığın korunması için ilk şart bütçenin ekonomik bünye ile orantılı ve DENK olmasıdır. Bu Ata direktifi aynı zamanda endirekt bir Anayasa hükmüdür. Neden bu böyledir. Çünkü Anayasamızın değiştirilmesi dahi teklif edilemez maddelerinden birinde şöyle yazıyor da ondan. Atatürk milliyetçiliği ilke ve inkılâplarına  bağlı kalınacağı... Dolayısıyla  DENK bütçe de bu nedenle Anayasamızın da hükmüdür. Ayrıca Anayasamızın 5. 35. e 166. maddelerinin de özü budur.  Ancak 14 Mayıs 1950 tarihinden bu yana açık bütçelerle milletimizin cebinden paraları sofrasından yiyecekleri alınmaya bütün süratle devam edilmiştir. BU kadar acı e Türk milletinin nefretle izlediği açık bütçelerden ve enflasyondan hiç bahsetmeyen bir Hükümet programını görünce sukutu hayale uğramak anormal bir reaksiyon olmasa gerektir. Ama yine de bizim hükümetimizdir. İnsafa ve izana gelir DENK bütçe yapar Türk Milletinin 14 mayıs 1950 den beri sürüp gelen makus talihini de yener.  Umut fakirin ekmeği değil mi idi. 65. Hükümete  başarılar dilerim.
Fath Sultan Mehmed’ı Analım
26 Mayıs 1453 te yanş stanbul’un fethinden 3 gün öceki tarih.Vezir-i Azam ( Sadrazam) Çandarlı Halil Paşa Huzura girer. Padişahım paramız bitti para basılmasına onaylarınızı almaya geldim der. Bunun üzerine o halim selim o efendinin efendisi Fatih Sultan Mehmet birden bire köpürür ve hiddetlenir. Siz nasıl devlet adamısınız bu nasıl bir tekliftir. Para basmayın ve şunları şunları yapın der. 3 gün sonra İstanbul fetih edilir ama Çandarlı Halil paşa üzüntüsünü atamaz. Padişahın huzuruna çıkar. Derki. O gün bizi hiç alışmadığımız tarzda azarladınız suçumuzu anlamakta aciz kaldım. Bana suçum ne idi açıklar mısınız der. Bunun üzerine padişah şu açıklamayı yapar:
-          Sız bana para basalım demiştiniz değil mi?
-          Evet
-          Ben de ona kızdım. Para basınca Paranın değeri düşer. Paranın değeri düşünce milletimin cebindeki paranın da değeri düşer. Miletimin cebindeki, paranın değeri düşünce milletimin de değeri düşer. O zaman benim de değerim düşer. Siz benim ve milletimin değerini düşürecek teklifte bulundunuz. Hiddetim ondandı.
-          Sağ olun, Allah sizi başımızdan eksik etmesin ve uzun ömürler Versin Padişahım.
 Fatih  ve devletçilik uygulamaları
Fatih 21 yaşında tahta çıkmıştı. İlk iş olarak İstanbul’u almayı planladı. Ama gemi gerek top gerek gemileri kullanacak kaptanlar gerek topları ateşleyecek topçular gerek. Nasıl tedarik edilecek. İşte geldik işin püf noktasına. Bütün gemiler Osmanlı tersanelerinde inşa edildiler. Bir tek gemi bile satın alınmadı. Toplar Osmanlı dökümhanesinde döküldüler. Subaylar ise Osmanlı Medreselerinde yetiştirildiler. Sonra İstanbul boğazını kontrol etmek için Boğazkesen Hisarı gerekti. Japon firmasına ihale edilmedi. Osmanlı istihkâm birlikleri inşa ettiler. O devirde kasap, manav, esnaf serbest ama devletin işini devlet yapıyor milletin işini millet yapıyor. Para basılmayarak paranın dolayısıyla Milletin değeri korunuyor. İşte size ceddimiz ceddimiz dediğiniz şey. Bir damla benzerliğiniz bile yok. Onların ruhları sizi ahfatları olarak asla kabul etmezler. 1600 yılından 1920 yılına kadar izlediğimiz laik eğitimden uzak açık bütçelerle milleti soyan uygulamalar sonunda İstanbul’u Haçlılar bizden geri aldılar. Atatürk ve Türk milleti İstanbul’u haçlılardan geri aldık. Şimdi 1600-1920 arasındaki açık bütçelere ve lak eğitimden uzaklaşma gafletlerine devam edersek İstanbul tekrar elimizden geri alınacaktır. Bu iktidar sırf bu nedenle bile olsa bir gün daha fazla başımızda kalmamalıdır. İstanbul'u alan Padişhımız Fatih Sultan Mehmet'e şehit ve gazilerimizin ruhlarına Fatihalar okuyup gönderelim.
 NOT:  MHP de olağanüstü kongre yapılamasını öngören Ankara  12. Sulh hukuk  mahkemesinin kararını Yargıtay 18. Hukuk dairesi onaylayarak son noktayı koydu. MHP de kongre yapılacak.Biz hala daha şu cümleyi boşuna yazmıyoruz. “ Ankara’da hâkimler vardır”