24 Kasım "Öğretmenler Günümüzdür" Bu nedenle izin verirseniz bu haftaki yazımız öğretmenlerimizindir. Her günümüzü öğretmenler günüdür. Neden böyledir. Çünkü gün hiç bir gün yoktur ki; bir öğretmenimizin bize öğrettiklerini kullanmadan ve insanlığa faydalı işler yapmadan geçsin..


Öğretmenler günü nedir nereden gelmiştir. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşu ile birlikte  her şey bilime göre yapılmaya başlanmıştır. Yüce dinimiz de buna dâhildir. Yüce yaratanın “OKU” emri ile Yüce Peygamberimizin “ Bilim Çin’de bile olsa gidin alın” ve “ Beşikten mezara bilim okuyun” Hadis-iş şerifleri hayata geçirmiştir. O zaman da öğretmenler değer kazanmıştır. Öğretmen toplumun en önemli mesleği olmuştur. Bilim yolunda yürüyen Cumhuriyetimiz altın başarılar elde etmeye başlamıştır. Atatürk bu gelişmeleri memnuniyetle izlerken kendisine Millet Mektepleri Başöğretmenliği önerilmiştir. Ve Atatürk bu öneriyi sevinçle kabul etmiştir. Bu tarih 24 Kasım 1928 dir. Ancak bu tarihten sonra da böyle bir tarih süreci yaşandığı nerede ise unutulmuş iken 12 Eylül müdahalesinin hükumeti 24 Kasım Atatürk’ün Millet Mektepleri Başöğretmenliğini kabul buyurdukları 24 Kasım tarihini öğretmenler günü olarak kabul etmiştir. Ve bu tarihten itibaren de Türkiye'mizde 24 Kasım Öğretmenler günü olarak kutlanmaktadır. Böyle bir günün kabul ve ilan edilmesinde emeği geçmiş olan Öğretmen Tuğgeneral Osman Güngör Feyzoğlu’nun halen 86 yaşında aramızda yaşadığını da bir kadirşinaslık olarak yazmak isterim.

Herkes öğretmen olamaz ama herkes bir veya birden fazla öğretmenin bir üründür. Öğretmenler iyi olursa ürünleri de iyi olur. Öğretmen iyi olmazsa ürünleri de iyi olmaz. Büyük Atatürk bu gerçeği şöyle ifade etmiştir.

“ Muallimler yeni nesil sizlerin eseri olacaktır”  Bu yeni nesil nedir. Atatürk direktiflerinde vardır.

Cumhuriyeti biz kurduk onu yaşatacak ve yükseltecek olan sizlersiniz” dediği gençliktir.

14 Mayıs 1950 tarihinden itibaren Türk milletini bilimden uzaklaştırarak onu haçlıların kölesi/kapıcısı durumuna indirgemek isteyen dâhili ve harici bedhahlar önce öğretmenlere saldırdılar.1946-50 arasında başlayan bu ihanet uygulaması 14 Mayıs 1950 den itibaren yüksele yüksele bu gün tavan yapmıştır.

Bu gün vardığımız noktada Yüce Yaratanın Vahiy yolu ile gönderdiği “ OKU” emri, “Beşikten mezara bilim okuyun” ve “Bilim Çin’de bile olsa gidin alın” hadis-i şerifleri  Atatürk’ümüzün” Hayatta en hakiki mürşit bilimdir” özdeyişi ile Hazreti Ali’nin” Bilim olmayan yolun sonu karanlıktır” özdeyişleri hepsi ama hepsi kenara itilmiştir. Neden bu böyle olmuştur. Dahili ve harici bedhahların saldırılarından böyle olmuştur. Düşman tarifi yapılmıştır. En öz en kısa düşman tarifi bence şu tanımdır. ” Düşman elindekini alan seni ilerletmeyendir” İnsan elinde ne vardır bilgi, para,  mal, mülk vs. düşman bunları elimizden tek tek aldı. Atamızın  gününde bir ABD doları 80 kuruş iken bu gün 2.900.000 TL dir. Emeğimiz alın terimiz para etmiyor. Elimizdeki üretim araçlarını Özelleştirme adı altında onlara altın tepsi ile verdik.  Sahip olduğumuz bilgiler artmasın diye eğitim 4+4+4 eğitim uygulaması ile orta çağ eğimine doğru süratla değiştirilmektedir. Prof. Dr. Muammer AksoyDevrimci Öğretmenin Kıyımı ve Mücadelesi” diye iki ciltlik  bir eser  yazmıştır. (devamı yarın)