Sanma ki sen geldiğin gibi gideceksin

Senden öncekiler de böyleydiler...

(Cevat Şakir Kabaağaçlı)

Bu ülkede  nasıl sağlıkçıya, işçiye, Kadına şiddet ve katliamlar devam ediyor ve normal karşılanıyorsa, ağaçlara şiddet ve  katliam da  normal karşılanacak gibi gözüktüğünü tahmin etmekteyiz. Ama bu böyle olmadı. Neredeyse Akbelen Ağaç  Katliamı bu  ülke insanı için tepkinin ve onurlu yaşama isteğinin odak noktası oldu.

*

Ağaç Katliamı Nasıl Oldu?

Muğla’nın Milas ilçesine bağlı Akbelen yöresinde, 24 Temmuz Pazartesi saat 05.45’te özel bir şirketin kömür madeni çıkaracağını gerekçe göstermesiyle ağaçlar göz göre göre  kesilmeye başlandı. Çevrecilerin ve yöre halkının  yoğun tepkisiyle karşılaşan şirkete tepkiler dur durak bilmedi. Adeta nicel tepki nitelikli bir öfkeye dönüştü.

*

Olaylar Nasıl Gelişti?

CHP Milas ilçe Başkanı Tüze Çetinkaya’nın anlatımına göre; Halkın öfkeli olduğunu belirterek, bu kıyım durdurulana kadar Akbelen halkıyla birlikte olmaya devam edeceklerini ifade etmiş. 740 hektarlık alanda sadece bir yıl yetecek kadar kömürün olduğunu ve bu kömürün yüzde 1’e dahi denk olmadığını belirtirken; ağaçların bu şekilde kesilmesinin mazotta yaşanılan artıştan kaynaklandığını söylemiş. Vatandaşla iç içe olduklarını ifade eden Çetinkaya; Bunun öyküsü yaklaşık 7 yıl öncesine dayanıyor demiş. Bizde bu demeçten yer yer yararlanarak konuyu sorulu yanıtlı kısaca açmaya çalıştık. Konuyu uzaktan izleyenler için umarım yararlı oluruz. Eksikliklerimiz olursa tamamlanana. Yanlışlarımız varsa düzeltile!..

*

Orman yangınları döneminde ormanları kesilmeye çalışılmış. Buna karşı yöre halkı  şikayetçi olmuş. Şu anda oradaki köylüler tabii ki yıllarını verdikleri, doğup büyüdükleri anılarını terk etmek ve ormanların yok olmasını istemediklerini söyleyebiliriz. Oradaki yerel halkın içerisinde 93 yaşında teyzemiz, 95 yaşında amcamız olduğunu çeşitli iletişim kanallarından öğreniyoruz. Onlar tamamen orada doğup büyüyüp, tüm anılarını  orada yaşamış insanlar. Bunlar bu durumun katledilmesinden dolayı sinirli ve öfkeliler.  Bu kıyımın bir an evvel durmasını istiyorlar.

*

Olayın gelişiminde ne gibi etmenler var?

Bu kadar hunharca kesimin  yapılmasının sebebi mazottaki artışın 35- 40 TL seviyesine çıkması ve maliyetlerin artması olarak belirtilmiş. Artık gözlerini iyice döndürdükleri anlaşılıyor. Bu şirket zaten kâr eden bir şirket durumunda.  Normalde kömür çıkarmada gelişen teknoloji nedeniyle ormana zarar vermeden kömürü elde edilebildiği belirtilmiş.  Ama orası yüzeyde olduğu için alttan girme şansları olmadığı yönünde bir süreç belirmiş.

Santrallere Dört Yıl Yetecek Kömür Var mı?

Bu sahada normalde 740 hektarlık bir alandan kömür çıkarılırsa, sadece oradaki santrallere dört yıl yetecek kömürün var olduğunu biliyoruz. Yüzde 1  bile değil. Kemerköy, Yeniköy ve Yatağan Termik Santrali devletin elindeyken, tam tesisat çalıştığını ve enerjisinin ona göre olduğunu da ayrıca  vurgulayalım.

*

Milas ve Bodrum’un Su Kaynakları Tehlikeye Girebilir mi?

Kemerköy, Yatağan ve Yeniköy termik santrallerinin yüzde 1’lik kısmının çalıştırıldığını ve sadece dört yıl kullanılabileceğini belirtelim. 4 yıldan sonra Karacahisar Havzası’na geçilirse, hem Milas’ı hem Bodrum’u besleyen su kaynaklarının olduğunu unutmayalım. Muğla’da ciddi su sıkıntısı olduğunu biliyoruz. Karacahisar Havzası’na geçiş olursa, Milas ve Bodrum’un su kaynaklarının tehlikeye girme durumu söz konusu olabilir. Sürekli olarak bölgede dinamit patlatılmakta,  patlatılan dinamitlerin yer altına karıştığını da ayrıca vurgulayalım.

*

Ne Kadarlık Bir Alan Kesime Girdi?

Planlanan kesimin 740 hektarlık bir alan olduğu tahmin ediliyor.

*

Ağaç Katliamında Hukuki Durum Ne Aşamada?

Milas Belediyesi’nin, Muğla Barosu ve Bodrum Temsilciliğinin  hukuki duruma  müdahil olduğunu biliyoruz. Buradaki esas sorun yürütmeyi durdurma kararı daha önce verilmiş verilmesine ama, daha sonra yürütmeyi durdurma kararı kalkmış. Tekrar başvurular yapıldığını öğreniyoruz.

*

Umarım Çevrecileri El Taşa Tutmaz. Halkımız da bu ülke için canı pahasına direnen Güzellik aşığı bu insanların yanında yer alıp, özgürlüklere ve çevreye düşman bu yapıdan biran önce kurtulur. Sözlerimizi Davut Sulariden alınma güzel bir Erzincan  türküsü ile bitirelim.

Bir güzelin aşığıyım erenler

Onun için taşa tutar el beni

Gündüz hayalimde gece düşümde

Kumdan kuma savuruyor el beni

Sevgiler…