Biz demokrasiyi "sandık" sanıyoruz.

Çünkü ağzını açtığı zaman bülbül kesilir.

Herkese, her yana mesaj verir. Cumhurbaşkanına parlamenter sisteme dokunma, yeterince yetkin var, yeni teamüllere tahammülüm yok dedi; Başbakan Ahmet Davutoğlu'na Ak Parti'nin lideri sen değilsin ki; dur bir hele dedi;  CHP'ye bu tarzda devam et ama biraz daha ikna edici ol dedi. MHP'ye çok zora düşersem aklımdasın dedi. HDP'ye de madem düz ovada siyaset yapacaksın hadi yap bakalım dedi...

 

Peki başka ne demiş?

"Ülkede toplumsal barış bozuldu;  etnik kimlikler üzerinden dini inançlar üzerinden siyaseti onaylamıyorum, kuvvetler ayrılığını yeniden sağlayın, yasama, yürütme, yargı  birbirine müdahale etmesin,  kamu kaynakları talan edilmesin, yolsuzluk dosyaları kapatılmasın, emeklinin, asgari ücretlinin, esnafın durumu düzeltilsin, vergi adaleti sağlansın, adam kayırma, iltimas, rüşvet önlensin, gazetecilere baskı yapılmasın, TRT yeniden devlet televizyonu olsun...."

 

Sandık bu, torba değil ki ağzını büzesin!

 

***

Bize bu sıra laf düşmez ama, azıcık da biz konuşalım:

Her partinin öncelikle "yaşasın biz kazandık" nidalarını ve "balkon" konuşmalarını tebessümle karşılıyoruz. Yine her partinin yeni kurulacak muhtemel hükümet için kendisini "tek anahtar" zannetmesini anlamıyoruz.  CHP liderinin "hükümeti ancak biz kurarız" diyerek erken hamle yapmasını  anlamıyoruz. MHP liderinin posta koyarcasına "kendi aranızda ne yaparsanız yapın", diyerek rest çekmesine anlam veremiyoruz.    

 

***

CHP, MHP ve HDP hafızalarını yoklamalı; son 13 yılda  devletin devre dışı bırakılmış, yozlaştırılmış kurumlarını hatırlamalı.  Gezi olaylarını, 1 Mayısları, iş kazalarını, yolsuzluk operasyonlarını hatırlamalı. Daha önce AKP liderinin "bunlar üç koyunu güdemez" sözlerini hatırlamalı. Üç parti kendi bulacakları bir model ve protokolle hükümeti kurmalı. Ve AKP'nin partizan kadrolarını dağıtmalı, militan bürokratlarını temizlemeli. Ne kadar yasa dışı iş yapılmışsa, kanunsuzluk yapılmışsa ve kim yapmışsa 'inlerine kadar' girilmeli. Şebeke dağıtılmalı.

 

Aksi halde iktidar olma cazibesine kapılıp, ilkesiz ve acemice AKP ile aynı çuvala giren parti sürecin sonunda kendini AKP'nin midesinde bulur.  Tıpkı Merhum İsmet İnönü'nün benzetmesindeki gibi, "Büyük devletlerle iş tutmak ayı ile aynı yatağa girmeye benzer. Sabah nasıl kalkacağınızı bilemezsiniz" 

 

CHP, MHP ve HDP bu fırsatı harcarsa, ya da birisi "paçasını kaptırırsa" C.Başkanı ve AKP'nin ters kündesine gelir ve Türkiye'de yeni bir 13 yıllık despotik dönem açılır.

 

Aman dikkat!