AİHSEP’nin 1. maddesi kapsamında korunan haklara yapılan müdahaleler yasallık prensibine uygun yapılmalıdır. Ulusal Hukuka uygun olmayan bir müdahaleden söz edilemeyeceği gibi, yasallık prensibi yazılı hukuk geleneği olmayan hukuk sistemlerince de bağlayıcıdır. Ancak yasallıktan neyin anlaşılması gerektiği konusunda açıklamada bulunmakta yarar vardır.
“Müdahalenin kanunla yapılmış olması gerekliliği, öncelikle, müdahalenin mutlaka iç hukukta bir temeli olması gerektiğini ifade eder. Müdahale, mutlak surette yasanın öngördüğü biçimde yapılmalıdır. Söz konusu iç hukuk temeli ilgili kişi bakımından ulaşılabilir ve etkileri bakımından öngörülebilir olmalıdır." Aksi halde yasallık prensibinin gerçekleştiğinden söz edilemez. Sözleşmeye taraf devletlerin ulusal hukuklarına uygun hareket edilip edilmediğinin belirlenmesi, yasallık prensibine uyulup uyulmadığının takdirinde önem arz eder.
Demokratik bir toplumda halkın söz sahibi olmasından bahisle, direkt olarak halk tarafından seçilen yasamanın iradesi neticesinde çıkan kanunla mülkiyet hakkı sınırlanabilir. “Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi’nden bu yana, demokratik hukuk devletlerinde, temel hak ve özgürlüklerin ancak halkın temsilcisi olan yasama organı tarafından ve bir kanunla sınırlanabileceği kabul edilmektedir.” Bu itibarla, kamu yararı amacı gözetse bile kanunla oluşturulmayan bir sınırlamadan da söz edilemeyeceği kabul edilmelidir.