Adamlar (Ruslar) boğazımızdan geçtiler.
Geçerken de bize çalım sattılar. Füzeyi boğazdaki sivil halka yönelttiler.
Ne diyelim! İlker Başbuğ'un terör örgütü üyesi ilan edilmeden önceki günlerde bir lav silahını gösterip, "boru bu boru" demesi aklımıza geldi.
Putin de acaba bir basın toplantısı düzenleyip, "bu bir boru" der mi?
Ne dersek diyelim, şimdi Türkiye'ye "boruyu" göster
Biz de onlara bir şey gösterebiliriz. Ya da, Çanakkale'de İngiliz gemilerine gösterdiklerimizi gösterebiliriz. Ruslara ünlü hikayenin kahramanı olan Baltacı Mehmet'in Katerina'ya gösterdiği şefkati hatırlatırız...
Sosyal medyaya büyük görev düşüyor.
Biz dış politikacılarımızı merak ediyoruz. O Rus uçağını "angajman" gerekçesi ile düşürürken; acaba Rusların da bize Boğaz'dan geçerken boru göstereceklerini hesaplamışlar mıdır?
***
Biz şakasını yapsak bile, Suriye'de, Irak'ta işler gerçekten çok ciddi.
Eline silahını alan bölgeye koşuyor.
Koalisyon güçleri Fransa, ABD, Almanya..
Hollanda, İtalya, İspanya.. Dün İngiltere, Portekiz bile işini içine girmiş.
Öbür kıtadan Kanada.. Doğudan Rusya, Çin, İran.. Hava uçaklarla, deniz savaş gemileri ile, kara ise yabancı askerlerle dolu. Türkiye'de İncirlik, Diyarbakır yabancı asker kaynıyor. Bizim askerimiz Musul'da... Irak bizi tehdit ediyor. 48 saat süre tanıyor, "Rus Ordusunu çağırırız" diyor. Biz geri adım attık, sevkiyatı durdurduk, diyoruz. Bu arada ABD ve NATO Türk Ordusu'na "Sen Suriye hava sahasından çekil hele" diyor. Biz de öyle yapıyoruz.
Yani ortadoğu toz duman, kimin eli kimin cebinde.
Kim kime dum duma!
***
Sınırımızın dışı böyle de ya içi.
Güneydoğu'da halen kendi kentlerimizde egemenlik arıyoruz.
Kamu düzeni arıyoruz. PKK'ya kaptırılan alan hakimiyeti yeniden sağlanmaya çalışılıyor. İlçelerde, mahallelerde çatışmalar sürüyor. Sokağa çıkma yasakları devam ediyor. Şehit haberleri geliyor. Türkiye kendi topraklarında "hendek" savaşı yapıyor.
***
Size de öyle geliyor mu bilmem.
Ama bana sanki yeni ve çok büyük bir tufan çıkacakmış gibi geliyor.
Tam olarak yeri belli değil.
Kaç vakte kadar olduğunu bilmem.
Belki bugün belki yarın, belki yarından da yakın!
Kulağınızı yere dayayıp dinleyin...