Yelken Kulüp binasının  satışına ilişkin verilen yürütmeyi durdurma kararı üzerine haber yapmıştık. Davanın avukatı Av. Haluk Türkmen, bu arsanın aslında yeşil alan olduğunu, Seyit Torun döneminde "hizmet alanına" dönüştürüldüğünü sonra da Büyükşehir Belediyesinin "ticari alana" dönüştürüp sattığını söylemişti.

Biz de bu bilgiyi "Süreç Seyit Torun'la başladı" diye haberleştirdik.

Seyit Torun, binanın satılmasına ilişkin haberlerde adının geçmesine kızıp, çirkin bir üslupla "bizim adımız kullanılarak tetikçilik yapılıyor" demiş.

O sıfatı kendisine iade ediyoruz.

 

***

Dün Ordu'nun kıdemli gazetecilerinden Tuncer Engin, "Belediye Parkı" diye bilinen bu arazinin geçmişini anlatmış. Sonra üzerinde yapılan Yelken Kulüp'ün öyküsünü yazmış.

Engin diyor ki, "Zaman içerisinde o güzelim Belediye Parkı kıyısından köşesinden Belediyelerce  küçültülerek bu hale getirilmiştir. İnsanların   istifade edecekleri yazın sıcağında ağaçların gölgesinde dinlenecekleri sohbet edecekleri bir mekan olmaktan uzaklaştırılmıştır."

Peki o alana "biz ticari amaç gütmedik" diyenler tarafından neler eklenmiş.

Onu da yine Tuncer Engin özetlemiş:

"Şimdiki bu yerde Çocuk Parkının dışındaki Oto Park, Parkın içindeki Kapalı mekan  Elektrik Trafosu Önündeki Tekel bayii, Nikah Memurluğu, Belediye Zabıta Müdürlüğü Vakıflar Bankasının Bankamatiği ve Belediye Parkının eski bütünlüğünü bozan her kütle  yanlış. Parktaki bu yanlışlıkların düzeltilmesini, parkın eski  bütünlüğünün korunmasını beklerken parkın yan tarafına Otel için izin verilmesi çok daha büyük bir yanlışlık."

 

***

Büyükşehir Belediyesinin satış işleminin yanlış olduğunu zaten yazdık.

Ordu İdare Mahkemesi de şimdilik bu yönde karar verdi.  Peki satışa kadar ki dönemde 10 yıl belediye başkanlığı yapan ve oranın bozulmasına katkı veren kim acaba?

Büyükşehir de sicili bozuk eski belediyelerin izinden gidiyor.

O yüzden diyoruz ki; esas tetikçi Ordu'da bu ve benzer uygulamaları yapan geçmiş dönem belediye yönetimleridir. 

Sayın Torun'un eş, dost ve ahbap ya da "zımni" ortaklıklarına kazandırdığı rant alanlarını biz mi yazalım?

Korkarız CHP Milletvekili unvanı taşıyan Seyit Torun da tıpkı AKP'lilerin ülke genelinde yaptıkları gibi gazeteleri dost-düşman diye ayrıma tabi tutuyor.

O yüzden sevmediği gazete ve gazetecilere yönelik kinci tavır sergileyebilir.  

Sosyal Demokrasi, basın özgürlüğü ve hoşgörü gibi kavramları içselleştirmeyenlerin hangi partide oldukları fark etmiyor.

Bizim için de öyle!

 

***

 

Ha Ali Kel

Ha Kel Ali!