Olaylar olaylar…

Nerden nasıl başlayabileceğimi kestiremiyorum bir türlü. Ne söylesem, hangi türden yakıştırmalar yapsam çok az gelir. Tek bildiğim şey ise annelerinin bir suçu yok, karakterini doğuramıyorlar ne de olsa…

Sizin haberiniz yokken hakkınızda laflar dolanır durur. Ruhunuz duymaz. Nerden duyacaksınız ki aşırı kötü vaziyetlere orta sofrası olduğunuzu. Herkesi kendiniz gibi masum mu sanıyorsunuz, herkese güvenip inanıyor musunuz? Asla! 

Kimseye inanıp güvenmiyorum. Sadece ara sıra çok saf inanmış rolü yapabiliyorum. Yazmayı seçmeseydim fena bir oyuncu olabilirdim. En yakınlarım bile rol yaptığımı anlamazlar. Zira onlara da inanmam zaten.  

Hayatta tek başınadır insan. Kimsesi yoktur. Doğduğunda ve öldüğünde de tek olur. Bu güvensizlikler içinde işiniz veya karakteriniz sayesinde insanlara yardım etme duygunuz kabarır. Eğer gerçekten iyi insan tanımı içerisindeyseniz. Karşınızdakiler sizin kadar iyi olmayabilir. Genelde iyi insan kalmamıştır zaten. Diyorum ya anne babalar çocuklarının karakterlerine müdahil olamıyorlar maalesef. İki sözle, çirkin laflarla geceleri gündüz, gündüzleri de gece kılabiliyorlar. Hiç suçunuz yokken hem de. Hem de beklemediğiniz, ummadıklarınız boşa çıkarır düşüncelerinizi. Yazık. Çok yazık ki kendini bilmeyen hadsizin bir lafıyla emekleriniz, tırnaklarınızla kazıdığınız ilişkileriniz bitebilir. Sadece ilişki olsa yuvanız dağılır. Suçunuz yokken. Hiç yere hem de. HİÇ!

Demem o ki karaktersiz, riyakâr insan mı arıyorsunuz; çıkın sokağa bakın. Hepsinin yüzlerinde bir parça yalan bulursunuz. Kendinizi koruduğunuzu mu zannediyorsunuz; özellikle hem cinslerim karşı cinsin bir kelimesi yeter sizi rezil etmesine… Hiç suçunuz yokken hem de… 

Kimseye karışmam ben işimden evime dersin. Otobüste muhatap olmayacağın insanlarla iletişimi kesmek basit. Çalmasa da müzik tak bir kulaklık. Yürüyüp geçtiğin yollarda vitrin bak, acele yürü ya da başını çevir. İş yerinizde! İşte onun çözümünü henüz bulamadım. Bulursanız bana da haber veriniz lütfen… 

Git gide kendimi kapana kısılmış hissediyorum. Koruyucum, kollayıcılarım yok ve ben küçücük bir serçe gibi çırpınıyorum bu lanet, adına dünya denilen bataklıkta. Hiçbir evrimini tamamlayamamış hayvanlar olmayan bir yaşanır yer yok. Anneleri ve kız kardeşleri yok sanki. Düşüncesiz, kaba, affedersiniz ama cidden medeniyetin m’sinin uğramadığı geri zekâlı toplumunda yaşamaktan nefret ediyorum.

Söylenecek, anlatacak o kadar şey varken ben yine susmayı seçiyorum. Haddimi aştıysam af ola ama görüp yaşadıklarım, duyduklarım beni benden aldı. İnsanlık ölmüş. HİÇ! 

Şimdilerde kulağımda bir melodi haklı sözcüklerle yolumda ilerlemeye çalışıyorum. Gözlerimde yaşlar, belki yüreğim buruk, hayatıma müdahil hakkı olmayan insanların bomba düşürdüğü ziyan suretim…

Kürdan kollar diyor kulaklarımda bir sanatçı. Gerçektende kürdana benziyor kollarım.

Feri kaçmış iki göz, birbirine sarılmış iki titrek dudaktan ibaret suratım 
Yardım çağır… 
Kurtarır bedeni elbet birileri ya 
Kürdan kollar ağırlığından ezilir, dokunsalar ağlarım ağrısı feryat 
Tahammülsüzüm… 
Dindirir acını elbet bir melek ya …