Sözümüz Ramazan ayını, oruç ve iftarı siyasetin reklam ve halkla ilişkiler malzemesi haline getirenlere ve o sofralara ihtiyacı olmadığı halde sırf görüntü vermek için oturanlara...
***
Genel Yayın Yönetmeni arkadaşımız Hasan Özata kimseyi incitmemeye gözen göstererek konuyu dün kendi köşesinde ele almıştı.
Konu istismara açık, hemen "vay imansız!" diye saldıracak bir sürü tirol var.
Belediyelerin sanki "oruç ve Ramazan'ın ayrılmaz parçası" imiş gibi dini ritüel haline getirdikleri, "toplu ve gösterişli iftar açma" seremonileri dikkat çekiyor. Bu Ordu'nun değil, tüm Türkiye'nin sorunu.
Özata diyor ki, "... Altınordu'da üç iftar çadırı organizasyonunda toplam da katılım 10 bin kişiye ulaşılıyor, onlara sıcak aş imkanı sağlanıyor ise gerçekten bizim bu kadar yoksul ve yardıma muhtaç insanımız var mı? Yoksa işin ekonomik yönü ve boyutu beni ilgilendirmiyor. Ancak sosyal boyutu ilgilendirirken ya bu kadar yardıma muhtaç insan varsa durum çok vahim, yoksa o zaman dinimizin gereği fazla müsriflikten kaçınmak gerekmez mi? Kısaca yerinde ve kararında olan hiçbir şeye kimse hayır demez ve karşı da çıkmaz ancak yapılanların dinimiz adına bir gösterişe dönüşmesi de yakışık almayan bir durumdur."
***
Ben de başka bir açıdan eleştirmek istiyorum.
Kimlerin finanse ettiği bilinmeyen, ancak "hayırsever iş adamları" denilen kimselerin katkıları ile hazırlanan sofralara 10 binlerce kişi koşuyor. Bakıyorsunuz büyükşehir ve ilçe belediye başkanları, belediye meclis üyeleri, müdürler, bürokratlar, amirler, mal-mülk sahibi tanıdıklar, para sahibi kişiler sırf arzı endam için orada.
İnsanın sorası geliyor; sizin eviniz yok mu birader?
Üç adet zeytin, bir bardak su, bir pide ve yanında iki üç lokma bulamıyor musunuz da ihtiyaç sahipleri için kurulan sofralara kuruluyorsunuz?
Yaptığınız ibadet midir? Nedir bu toplu ayin!
Ya o iftarı beklerken fotoğrafınız, ilk lokmayı alırken fotoğrafınız, yedikten sonra keyif yaparken fotoğrafınız...!
***
Siz daha iyi birisiniz de hocam, İslamiyet'in mütevaziliği nerede?
İbadetin gizliliği nerede? Nefsinize bu kadar mı mahkumsunuz?
Ne diyelim, her yiğidin bir iftar açışı var.
Yine de Allah kabul etsin!