Belirli bir noktadan sonra bazı insanların düşüncelerinin derin dondurucuda saklandığı kanısına vardım. Kendinden başka bir şey düşünmeyen insanlar görüyorum. Ve göz ardı edilen o kadar çok mesele var ki!
Özellikle engellerimiz konusunda. Bu konu çok hassas olduğu gibi, tartışılmalı diye düşündüğüm konulardan yalnızca biri ve en önemlisi… Her şeyi kabul edebilirim de ortak kullanım alanlarının işgal edilmesine tahammül edemem. Biliyorum ki şu an sizlerde benimle aynı fikirdesiniz, çünki; bu toplumsal gerçek bir mesele. Hayatımızı yaşanması zor bir hale bizler sokuyoruz.
Biz iyi insanlara da sahibiz. Engelli dostlarımız konusunda yardımsever, cana yakıninsanlarımız var bizim. Halkımız var. Hatırlarsınız yaklaşık iki yıl önce kapak toplama kampanyası vardı. Ben ve birkaç arkadaşım Ordu sahilini boydan boya gezdik ve tüm kapakları topladık. Bizi gören insanlar yanımıza yaklaşıp sordular ne yapıyorsunuz diye başladım anlatmaya;-Belirli bir miktar kapak toplandığı zaman bir adet tekerlekli sandalye alıyoruz engelli kardeşlerimize dedim.
Güzel uygulama dediler. Sonra katkı yaptılar mı bilmiyorum ama işyerime ellerinde kapaklar müşteriler sıra olmuştu. Topladığım kapakları İstanbul’a kargo ile yolladım. Ulaşınca beni aradılar;-Sandalye için yeterli miktar değil ne yapalım?
Diğer yerlerden gelen var ise eksik kalana ilave edin oraya gönderin sandalyeyi dedim. Amaç ihtiyacı karşılamak değil miydi zaten? Katılan herkese çok teşekkür ediyorum beni yarı yolda bırakmadınız. Şimdi bile her sokakta, okullarda, hastanelerde kapak kutusu mevcut. Sözü getireceğim nokta ise şurası; biz iki yıl önce tek yürek olup bir şeyler yaptık ve şu an bazı insanlar neden engelli dostlarımızı görmezden geliyor? Ya da neden bir şeyler yapmaya çalışmıyorlar? Mesela belediye neden kaldırıma masa-sandalye koyan esnafı uyarmıyor? Neden kaldırımların işgal edilmesine, engelli vatandaşlarımıza sahip çıkılmıyor? Neden?
Ordu’da kurulan engelli tiyatro kadrosundaki herkes ile tanışmak istiyorum ben. Diğer ülkeler ile yapılan engelli spor müsabakalarında ülkemiz ciddi başarılar sergiliyor. Neden o takımlara Ordu’dan sporcu gidemiyor(!)? Merak ediyorum sadece ve sorularımın yanıtsız kalmasından inanın çok korkuyorum.
Biliyorum ki haftanın ilk gününde bu kadar sitem çok geldi fakat demiştim bu mühim bir konu. Sadece sorgulamamız gerek bazı şeyleri. En azından benim düşüncem bunlar. Çoğu esnafımız da dükkân önünde oturmalara karşı. Gördüm. Bazı erkek kuaförleri kaldırımı kapatmayalım arkadaşlar insanlar rahat yürüsün diyorlardı. İşte o an dedim ki kendi kendime;-İyi ki iyi insanlar var.
Sahi aklıma gelmişken bir de engelli aracımız geldi ilimize. Büyük şehrimize!Dolmuş şoförleri almış diye duydum. Bir de belediye izin vermezse engelli vatandaşlarımız kullanamazmış. Sebep? Bunu da çok merak ettim açıkçası. Böyle bir şeyin olmaması gerekir diye düşünüyorum.
Bu saydıklarımın hepsini bir araya getirdiğimizde, benim şehrim en demokratik, en ılımlı, en düşünceli, en şefkatli ve enleri en hak eden bir şehir olmalı diye geçiriyorum aklımdan. Neden olmasın? Çok şükür benim şehrimin güler yüzlü ve hoşgörülü insanları var. İyi niyetli, elinde avucunda ne varsa paylaşmaya hazır ve nazır olanlardan hem de… Merhamet dolu yürekleri var. Pırıl pırıl. Gözleri parlar konuşurken, yüreğiyle güler size…
Benim şehrimde engelli dostlarım, kardeşlerim var. Görseniz hepsi birbirinden anlayışlı, nazik ve umut dolu. İnanç dolu. Dolu dolu yaşıyor her gününü… Onlardaki inanç bana ilham veriyor ve hayata daha da sarılıyorum.
Hani bir söz var ya;-Madalyon iki taraflıdır, iyi ve kötünün böldüğü…
Biz madalyonun tek tarafını görmeyelim. Hatta önce kötüyü görelim ki iyinin değerini anlayalım. Benim umudum var. Ve bu umut hiç bitmeyecek.
Benim umudum madalyon misali boynumda,Hep boynumda kalacak tüm umutsuzlara umut olmaya…