Bu seçimlerden önceki son yazımız olacak. Seçimler Türk milletinin Anadolu’da ilelebet yaşama azim ve kararının bir sürecidir. Bu nedenle Türk milletlini Anadolu’dan çıkarmak için 1071 de işe başlayan dâhili ve harici bedhahlara da bir cevap olacaktır. Türk milletine bu kararını uygulamak üzere Başarılar dilenir. ALLAH Türk milletine başarılarını eksik etmesin. Seçim düşüncelerimizi sürekli yazmaya çalışıyoruz. Bu gün de kısa kısa özetler halinde seçim öncesi son düşüncelerimizi Yüce Türk milletine arz edelim
Türkiye’mizi adeta Gaflet içindekiler yönetmektedir.
Bilimden ve yüce dinimizden nasibini almamış bir güruh her karış toprağı şehit kanları ile sulanarak kurulan Cumhuriyetimizi her gün biraz daha bozarak ilerlemektedirler. Kendisini korumak üzere gerekli silahlarını yapamayan ve satın alan devletler er veya geç yıkılmaya mahkûmdurlar. Yüce dinimizden ve bilimden uzak bir güruh yönetimi hile ile ele geçirmiştir. Türk milleti 12 senede cebinden açık bütçeler yolu ile 345 katrilyon parasını gasp edenleri her halde tekrar tekrar oylarıyla başa getirmemektedir. Kısa vadeli menfaatleri ile kandırılmış insanlarla+ hile ile çalınmış oylarla iktidarlar sürdürülmektedir. Ancak bu yol uzun bir süre devam edemez. 7 Haziranda Türk milleti " Yeter söz milletindir" diyecektir. Denk bütçeye ve laik eğitime gönül veren kuvayı milliyecilere görev tevdi edilecektir.
Müslümanlığın Temel İlkeleri
Yüce Yaratanın Kullarına vahiy yolu ile gönderdiği Kur'an'a göre ilk emir "OKU" dur. 1923 e gelinceye kadar bu açıdan bakınca Türk milletine dâhili ve harici bedhahların Müslümanlığın ilk şartını, yani “ OKU” şartını yerine getirmedikleri görülmektedir. Müslümanlığı Türk Milletine yeniden kazandıran Yüce Atatürk'tür. Bunu ben mi söylüyorum hayır,Mehmet Akif Ersoy söylüyor: Mısır’da on bir yıl kaldım. Fakat on bir saat daha kalsaydım, artık çıldırırdım. Sana halisane (içtenlikle) fikrimi söyleyeyim mi? İnsanlık da Türkiye’de, milliyetçilik de Türkiye’de, Müslümanlık da Türkiye’de, hürriyetçilik de Türkiye’de. Eğer varsa Allah benim ömrümden alıp Atatürk'e versin.”(1)
Kur'an'ı kendi dilinden okumadan ve anlamadan, Bilimi Çin’de bile olsa almadan ve beşikten mezara bilim okumadan Müslüman olunamaz. Yalancıdan hırsızdan dolandırıcıdan sahtekârlardan Müslüman olmaz. Müslüman olan yani beşikten mezara bilim okuyan, bilim Çin’de bile olsa gidip alan bir Türk milleti İstanbul’u alır Viyana kapılarına dayanır. Ama her türlü bilime Gavur icadı dedirten dâhili ve harici bedhahların kurdukları tuzağa oturtulan Türk milleti kendisini Sevr masasında bulur vatansız ve dinsiz kalır. Bu seçimler ayni zamanda vatansız ve gerçek dinimizden uzak kalmaya devam mı yoksa vatanımıza ve yüce dinimizin emri olan bilim yoluna yeniden dönmeye devam mı seçimleridir. 1.000.000 TL ye bir simit alınan para ile ne vatan kalır ne de Müslümanlık olur. Ey dâhili ve harici bedhahlarımız! Türk Milletinin ne kadar büyük bir millet olduğunu acı acı görmeyin tarihi okuyarak görün diye bunları size yazıyoruz. Yazıyoruz çünkü siz de bizim insanımızsınız. Kısa süreli, çıkarlarınız için aldatılmış, kandırılmış dinimize ve milletimize yabancılaştırılmış bizim insanlarımızsınız. Müslümanlıkla yani bilimle ilgisi olmayanlarca yönetilen Türk milleti ancak ve ancak yeniden SEVR yoluna girer. 14 Mayıs 1950 gününden bu yana SEVR yollarındayız. Türk Milleti bu seçimlerde açık bütçeli bilim eğitiminden uzaklaştırılmış bu acı SEVR yoluna da dur demek zorundadır. Ayağını yorganına göre uzatan denk bütçeli ve beşlikten mezara bilim okuyan milli ilkelerimize yeniden dönmek zorundadır. Dost acı söyler.
(1) Sinan Meydan: Bir Ömrün Hikâyesi:4. Baskı. İstanbul 2012 S.673-679
NOT: Oramiral Nusret Güner yargılanıyor
Bu eylem bu yargılama Genelkurmay başkanımızın gaflette bulunduğunun somut delilidir. Bunu nereden yazıyoruz. Sayın Oramiralimizin mesajından anladığım kadarı ile aynı suçtan Ankara Savcılığı takipsizlik verdikten sonra Genel Kurmay başkanı karara itiraz etmiş. Görevli memura hakaretten bu kez dava açılmıştır. Oramiral Nusret Güner tanıdığım kadarı ile çok iyi yetişmiş ve çok iyi askerler yetiştirmiş nadir bir komutandır. Asla Sayın Genelkurmay Başkanına hakaret veya saygısızlık yapmaz. Nedir o zaman bu dava. Genelkurmay başkanımızın TSK lerine ve özellikle Deniz Kuvvetlerimize karşı kurulan kumpasları görmemesi ve buna seyirci kalması nedeniyle düşüncelerini açıklamıştır. Görevli memura hakaretten dava açılmıştır. Görevli memura neden hakaret etsin. Nitekim TSK lerine kumpas kurulduğu anlaşıldı o zaman da bu konu kapanır dava düşer çünkü söylenenler objesine uygundur.Objesine uygun sözler hakaret olamazlar. Necdet özel komutanımızın tahrik edilerek şahsı dava devam ikame ettirilmesi TSK lerindeki emekli – muvazzaf dayanışmasını bozmak isteyen gaflettekilerce veya dâhili ve harici bedhahlarca kurgulanmıştır denilebilir. Davanın maddi dayanağı yoktur. Hakaret kastı hiç yoktur. Çünkü Oramiral Nusret Güner’in ileri sürdüğü iddialar kumpasla birlikte doğrulanmıştır. Bu dava kanaatimizce beraatla bitecektir. Değerli kardeşlerimiz Deniz Kuvvetleri Komutanımız ve Genelkurmay başkanımızdan rica ediyorum. Bu konuda rica etmek hakkım vardır. Çünkü 63 nasıplı bir subayım. Davadan müdahil olarak çekilsinler. Sadece ortada kamu davası kalsın. Müdahilliğe devam ederseniz ne olur. Onu da söyleyeyim. Dava beraatla biter. Çünkü ortada hakaret olabilecek bir söz yok. Hakaret kastı ile hareket yok. Çok şükür ki yıllar evvel Ankara’da hâkimler vardır denilmiştir
Şunu belirtelim ki Sayın Oramiral Nusret Güner yalnız değildir. O şahsının değil Türk milletinin ve Türk ordusunun mücadelesini vermiştir/vermektedir. O Cumhuriyetimizi yıkmak için 14 Mayıs 1950 de iktidara gelen dâhili ve harici bedhahların engel olarak gördükleri Türk Silahlı kuvvetlerini yok etme faaliyetlerine, karınca kararınca karşı durmaya çalışmıştır/durmaktadır. Onun için bütün Türk milleti doğal reaksiyon olarak Oramiral Nusret Güner'in arkasındadır.