Oysa bu seçimler Türk milleti için hayat memat seçimleridir. Seçimleri biz demokrasiye ve ulusal egemenliğe dönmek seçimleri olarak görmekteyiz. “Demokrasi bir amaç değil araçtır. Zamanı gelince demokrasi treninden ineceğiz” ve” hâkimiyet kayıtsız ve şartsız milletindir kocaman yalan” diyenlerle bu nedenle anlaşamayız. Demokrasi halkın rejimidir. Demokrasilerde halkın zararına hiçbir şey yapılamaz. 14Mayıs 1950 gününden bu yana hiç zam yapılmayan bir gün dahi gördünüz mü? 5 kuruşa aldığımız bir simidi 1.000.000 TL ye getiren. 80 kuruş olan bir yabancı parayı 2.670.000 TL ye yükselten dünyada hiçbir demokratik hükümet ben bilmiyorum. Görmedim duymadım. Cehaletime vermezseniz size soruyorum siz böyle bir hükümet gördünüz mü?
Bir ülkede 5 kuruş olan bir simit 1.000.000 TL ye ve 80 kuruş olan bir yabacı para 2.670.000 TL ye yükselirse orada ulusal egemenlik de yoktur demokrasi de yoktur. Hukuk da yoktur insan hakları da yoktur.
Ya ne vardır Bol bol biber gazı polis jobu ve TOMA vardır. Tıpkı bu gün olduğu gibi. Bu gün neden demokrasi yoktur. Başımızda İslam dinine inanan, İslam’ın bilim dini olduğunu bilen ve İslam’ı yasayan bir hükümet yoktur da ondan. 7 Haziran durağında Türk milleti İslam Hadislerine inanan bir ekip aramaktadır. İslami bir ekip bulursa seçecektir eminim. Diyeceksiniz ki 14 Mayıs 1950 den sonra defalarca seçim yaptı neden böyle bir ekip seçmedi de ulusal egemenliğe ve demokrasiye dönmedi. Böyle bir ekip aday olarak sandığa sunulmamıştır da ondan.
Şimdi gelelim yazımızın başlığına. Sayın Cumhurbaşkanımız her fırsatta AKP ye oy istiyor. Cumhurbaşkanımızın AKP ye oy istemesi Anayasal hukukumuza uymayan bir eylemdir. İkincisi AKP yukarıda tarif ettiğimiz İslam’ın temeli olan bilim yolunda bir parti değildir. Bunu nereden biliyoruz. Şuradan biliyoruz. 2003 ten beri yaptıkları İslam dinimizin temeli olan bilime uymuyor da oradan biliyoruz. Peki, neresi uymuyor İslam dinine. Açık bütçesi uymuyor. “Bilim Çin’de bile olsa gidin alın.” ve “Beşikten mezara bilim okuyun” Hadis-i Şerifleri İslam dinine ait hadislerdir. Her türlü ekonominin başarısının birinci şartı bilime göre DENK asgari bütçedir. AKP iktidarı 13 senede yaptığı bütçelerin tümü açıktır. Açıkların toplamı 345 katrilyon TL yi geçmiştir. Bu demektir ki bu dönemde Türk Milletinin cebinde 345 katrilyon alınmıştır. Müslüman Türk milleti bu bütçelerle fakirleştirilmiştir. Bütçemizin tüm alım gücü 7.340.000 Kg. altından 4.860.000 Kg altına gerilemiştir. Asgari ücretle 10 adet çeyrek altın alınabilirken 6 çeyrek altın zor alınabiliyor. Türk milleti harap ve bitap düşmüştür. Sayın Cumhurbaşkanımızın, Anayasal, yasal, dinsel, yemin sel ne kadar çok değer varsa hepsini bir kenara atarak bu vahim gidişin destelenmesini istemesi AKP ye oy istemesi hiçbir Müslümanın gönülden evet demeyeceği bir iştir. Çünkü Müslümanlık hadislerinden biri de” Komşunuz açken siz tok yatmayın” dır.
Enflasyon ve açık bütçe değil komşuyu bütün Ümmeti Muhammedi aç sefil eden bir Haçlı dayatmasıdır. Açıklanan nedenlerle Sayın Cumhurbaşkanımızın devlet imkânlarını kullanarak AKP ye oy istemesi hiçbir hukuk kalıbına sığdırılamaz. Yüksek seçim kurulunun bu duruma seyirci kalması da anayasal görevlerinin ihmalinden başka bir anlama alınamaz. Daha iki gün önce Sayın Cumhurbaşkanımız bu gerçeği tam olarak ağzından kaçırmıştır. Ve demiştir ki. “ Ben cumhurbaşkanıyım bütün partilere eşit mesafedeyim ama gönlümde bir parti var” YSK’ya yapılan müracaatlar üzerine YSK nın biz Cumhurbaşkanını denetleyemeyiz böyle bir yetkimiz yoktur demesi normaldir. Ancak biz burada Cumhurbaşkanının denetlenmesinden değil Cumhurbaşkanının yetkisiz ve sorumsuz olduğu halde seçimlere müdahalesinden ve Müslüman Türk milletinin Haçlılara ezdirtilmesi yolunda olacağı kesin olan AKP ye destek olmasından ve bu desteği devletin imkânlarını kullanarak yapmasından bahsediyoruz. Bu eyleme Anayasamıza göre sözle yazı ile hukukla müdahale ve men etmek hak ve görevi Anayasamızın 79. Maddesine göre Yüksek Seçim Kuruluna aittir. Sayın Cumhurbaşkanımızın seçimlere AKP lehine devlet olanaklarını kullanarak sözle yazı ile ve görünüşte açılış törenleri vasıtasıyla desteklemesi Anayasamızın izin vermediği eylemlerdir. YSK sözü edilen müdahaleleri önlemezse YSK Anayasal görevlerini ihmal etmekle Anayasayı ihlale iştirak etmiş olur.
Dost acı söyler.