Türkiye ve Türk milleti, seçime doğru yorgunluğumuzu artıran olaylar yaşamaktadır. AKP yönetimi her şeyi birbirine karıştırmış her şeyi birbiri içine sokmuştur. Bütçe ve Laik eğitimdeki yanlışların bizi karanlığa sürüklediğini bir türlü görememektedir. Veya görmemekte direnmektedir. Adeta perde inmiş gözlerle olup bitenleri seyretmektedir.2002 de oldukça düzgün giden bir devlet yapısı bu gün her şeyin ters gittiği bir düzleme gelmiştir.

Ben yazmaktan siz de okunmaktan bıktınız. Ama AKP Cumhuriyetimizi ve milletimizi sürüklediği uçurumun farkına varmamış gibi hala daha denk bütçeye dönmeye ve laik eğitimi uygulamaya bir türlü yanaşmıyor. Bunu kendisi mi böyle yapıyor yoksa bir yerlerden baskı ile mi böyle yaptırılıyor işte orasını kestiremiyoruz. Ama gidiş karanlık bir uçurumdur. Türkiye’miz Suriye’deki, Ukrayna’daki, Afganistan’daki ve Irak’taki olaylara benzer bir operasyonla karşı karşıyadır. Emperyalizmin kasalarının para ile ve kanla doldurulduğuna henüz daha tarih tanık olmamıştır.

Geçen Salı günü TBMM de gurup toplantıları yapıldı Gurup toplantılarında CHP ve MHP genel başkanları da konuştular. Yolsuzluklar üzerinde durdular. Doğrudur yolsuzluklar üzerinde durmak gerek. Ancak yolsuzlukların sebepleri üzerinde de durmak gerek. Şu kadar para çalındı şu kadar ayakkabı kutuları içinde paralar bulundu. Ama bunları meydana çıkaran savcılar sürüldü polisler görevlerinden alındı yazık oldu demekle sorunlar çözülemez. Sorunların temeline inilerek çözülür.

Ali Faik Cihan adında bizim Fındıklı’nın övüncü bir hâkimimiz vardır. Sosyalist Türkiye ve Acı Ama Gerçek adlı iki adet kitabı 1961 ve 1965 yıllarında yayınlandı. Acı Ama Gerçek kitabında bir anekdot vardır Orada şöyle diyor

Sivrisineklerle tek tek mi savaşılır yoksa bataklıkları kurutmakla mı savaşılır.

Cevap Bataklıkları kurutmakla savaşılır. Dedikten sonra ekliyor. Devletimiz bu soruya sivrisineklerle tek tek savaşılır diye cevap verdiğinden toplumsal sorunların çözümünde başarısız olmuştur

Kitabın 1964 te yazıldığı düşünülürse o tarihten bu yana değişen bir şey yoktur. İnsanlar yanlışlarını tekrarlamayan yaratıklar olduğu söylenir ve yazılır. Ama bu satırların yazarı siyasetçilerin büyük bir bölümünün yanlışlarından ders almadıklarını görmüş yaşamış ve bunları yazmış biridir.

İnsan akıl ve ders hakkında şu tekerleme bilinir.

Akıllı insan başkalarının yanlışlarından ders alan insandır

Akılsız insan kendi yanlışlarından ders alan insandır

Her ikisinden de ders alamayan insan başka bir türdendir.

Şimdi gelelim Türkiye’mizin bu günkü durumuna. Hiç iç açıcı bir şey yok. Ufukta bile görünen hissedilen bir ışık yok. Ankara’daki hükümet ve TBMM gidişe çare arıyor. Çare diye getirilen şeylere bir bakalım.

HSYK Adalet bakanlığına bağlanmalıdır. MİT dış ülkelerde de operasyon yapabilmelidir. MİT mensupları hakkında sadece Başbakan izni ile soruşturma yapılabilmelidir. MİT belgelerini çalanlara 10 yıl bunları yayınlayanlara 12 yıl hapis verilmelidir. İnterrnet yayınları kontrol altına alınmalıdır vs.

Ama bütçemiz denk olmalıdır. Laik eğitime dönülmelidir şıklarından biri bile yok. .2014 yılı bütçesinde 34 Milyar açık var. Bu konu konuşulan konular arasında değildir. Hep yalan dünyada yaşıyoruz ya her şey yalan üzerinde kurulmuştur. Yalan dünya cümlesini bile bunlar yanlış anlamışlardır. Yıllar evvel Yunus Emre Hazretleri şöyle diyordu

Yalan dünya yalan dünya yalan dünya değil misin?

Muhammed’i bir top beze saran dünya değil misin?

Buradaki yalan dünya insan ömrü ile ilgilidir. Yoksa burada her şey yalan üzerinde kurulacaktır anlamında değildir. Tam tersine iki tane hadis-i şerifimiz var.” Bilim Çin’de bile olsa gidin alın” Beşikten mezara kadar bilim okuyun” Yani bunlar ne demek. Bir Müslümanın hayatında yalana yer yok yalnız ve yalnız bilime yer  var demek.

Ama yaşadığımız dünya yalan üzerinde kurulmuştur. Dünyaca ünlü şairimiz. Nazım Hikmet bunu yıllar evvel şöyle yazmıştır.

İnsanlarım, ah, benim insanlarım,
antenler yalan söylüyorsa,
yalan söylüyorsa rotatifler,
kitaplar yalan söylüyorsa,
beyaz perdede yalan söylüyorsa çıplak baldırları kızların,
dua yalan söylüyorsa,
ninni yalan söylüyorsa,
rüya yalan söylüyorsa,
meyhanede keman çalan yalan söylüyorsa,
yalan söylüyorsa umutsuz günlerin gecelerinde ay ışığı,
söz yalan söylüyorsa,
ses yalan söylüyorsa,
ellerinizden geçinen
ve ellerinizden başka her şey
herkes yalan söylüyorsa,
elleriniz balçık gibi itaatli,
elleriniz karanlık gibi kör,
elleriniz çoban köpekleri gibi aptal olsun,
elleriniz isyan etmesin diyedir.
Ve zaten bu kadar az misafir kaldığımız
bu ölümlü, bu yaşanası dünyada
bu bezirgân saltanatı, bu zulüm bitmesin diyedir.

Yerel Seçim Notlarımız-5

Gelmiş geçmiş hiç bir yerel seçim bu kadar Türk milletinin hayatı ile doğrudan ilgili bir yerel seçim olmamıştır. Türk milletine bu kadar ağır yük ve görevin düştüğü bir yerel seçim olmamıştır. Bu seçim 11 senedir AKP iktidarının Türkiye Cumhuriyetine ve Türk Milletinin Anadolu’daki egemenliğine verdiği zararlara dur mu denilecek yoksa harici bedhahların istedikleri gibi devam mı denilecek konusunu karara bağlayacak seçimdir. Bu seçim ulusal egemenliğe mi dönülecek yoksa Haçlı egemenlikleri mi perçinlenecek seçimidir. Türk lirası Atatürk gününden bu yana tam 2.800.000 ( İki milyon sekiz yüz bin)defa ezilmiştir. Bu ezilmeye devam mı edilecek yoksa tamam denilecek. Bu seçimde buna da karar verilecektir.

Bu seçim “ Bilim Çin’de bile olsa gidip alınacak mı” yoksa haçlı büyüklerimiz!!! ne emrederse onlar yapılacak mı şıklarından birinin seçimidir. Türk milleti tarihinin en önemli kararını vereceği ve en önemli görevinin bilinci ile karanlık gidişe dur demek için kılıcını çekeceği bir seçimdir. Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur denilmiştir.


                   Başarılar dilenir.