‘Sömürü, Silah, Savaş ve Terör’ deyimleri, Türkiye ve Ortadoğu insanlarının en çok duyduğu kelimeler olup, üzerlerinde oynanan oyunun adıdır.
Bu deyimler ayrı anlamlar taşısa da, hepsi bir amacın ortak özneleridir. Coğrafi keşifler ile başlayan başkalarının toprağına ve artı değerlerine el koyma ve işgal, ‘Emperyalizm’ denen bir sömürü sistemini yaratmış olup, günümüz insanlığı da, bu sistemi yaşamak zorunda bırakılmıştır.  Bu sözcüklerin tümü, kendi içlerinde birbirinin tamamlayıcısı olup, hepsi birden Emperyalizmin Paradigması görevi yaparken, aynı zamanda çeşitli hareket noktası ve çıkar alanları oluşturmaktadırlar.
            Bu kadar karmaşa ve kavga neden Ortadoğu topraklarında yaşanıyor? Emperyalist oyunun buradaki amacı nedir? Bu soruların çok yönlü cevabı var.     
            Sorularımıza soruyla cevap bulmaya çalışalım;                                                             Bilinen Evrenin ve Dünyanın başka hiçbir bölgesinde olmayan özellik Ortadoğu coğrafyasında var. Göksel (Semavi)Dinlerin doğduğu ve hayat bulduğu topraklardır bu bölge. Hak Dinleri denen inançların ve onların temsilcilerinin sadece bu bölgede doğmuş olmalarının cevabı, Evren’in sırrı çözülene kadar düşüncelerde asılı kalacak, sömürenler bu bilinmezlikten yararlanacak, toplumlarda inandırıcı bir cevap bulamayacaklardır.                                                        En acımasız Din ve inanç kavgalarının başlangıç bölgesi, farklı düşüncelerin, bilimsel düşüncelerin prangaya vurulduğu topraklardır Ortadoğu Coğrafyası. İnanç kavgalarının, kırışmalarının altında yatan ana neden de, egemenlik, sahip olma, kabullendirme ve üstünlük kurma isteğidir. Bu duygular kendi içinde çeşitli sömürü ve emperyal istekleri taşırken, kutsallık kisvesine bürünüp saklanabiliyor; daha uzun yıllar bilinmez kalacak gibi görünüyor.
            Sadece bu mu? Elbette hayır!
            Ortadoğu Coğrafyasındaki bu rezalet ve İnsanlık kanamsının en büyük nedeni, bölgenin yeraltı zenginlikleridir. Bölge halk ve Devletlerinin Dünya ve çağı okuyamamaları, yönetenlerin halklarına güvenmemeleri ve güven vermemeleri, Emperyal sömürgecilerin her türlü oyunu oynamalarına fırsat veriyor. Etnik ve Dinsel ayrışmalar toplumların arasına nifak sokmak için rahat bir zemin hazırlıyor.
Geriye ne kalıyor? Ayrılıkları, düşmanlıkları körüklemek, bölgede Siyasal, Sosyal ve Ekonomik farklılıkları kışkırtmak, bölge yaşayanlarını kavganın içine çekerek zenginliklerine el koymak. Ortadoğu Coğrafyasında, Osmanlı’ya yapılan oyun ve ihanetin arkasında yatan nedenler, bugünkülerden farklı değildi. Osmanlı, bilime uzaklığı ve inançsızlığı, yönetenlerin beceri ve basiretten yoksunlukları ile Halife Sultanın tebaası da sömürgecilerin oyun ortaklığı ile birleşince tarihe gömüldü.                                                                                                        Terör eylemleri sömürge oyununun en belirgin yazılımı olarak karşımıza çıkıyor. Kendimize ve insanlığa sormak gerek: Terörün nedeni nedir ve kimler teröre başvurur?
            Terör, çok yönlü talepleri ve amaçları içerir. Siyasi, Sosyal, Ekonomik ve toprak elde etmek amaçlı terör olduğu gibi, amaçsız olanları da vardır ki; en tehlikelisi de ‘Kör Terör’ denen amaçsız olanıdır. Çünkü nerede, hangi amaçla, hangi yöntemle ve kime karşı olduğu belli değildir ve belirli sistemlere bağlı kalmaz.
            Ülkemiz Siyasi terörden çok çekmiş bir ülke ve hâlâ da çekmektedir. Seksenli yıllar Ermeni terörü ile geçerken, ona Doksanlı yıllarda (Kürtlerin Demokratik hakları ve özgürlükleri!) bahanesiyle PKK terörü eklenmiştir. Ve Türkiye Otuz yıldır kalkınmasına ayıracağı Yüz Milyarlarca Doları terör yüzünden kaybetmiş, binlerce yurttaşımız da yaşamlarını yitirmiş ve sakat kalmışlardır.
            PKK terörü, Kürt kökenli yurttaşlarımıza ve bölgeye ne getirmiştir? Yararına hiçbir şey! Yararı yok, ama kan, gözyaşı, acı, ölüm, yokluk, korku ve güvensizlik, tüm iyi duyguları, düşünceleri ve güzellikleri esir almış, toplumda korku ve panik ikliminin oluşmasına neden olmuştur.
            Acı çeken, hukuksuzluğun, despotizmin, yoksulluğun girdabında boğuşan toplumlarda terörü kışkırtmak ve bu örgütlere ölümü dahi göze almış eleman bulmak pek zor değildir. Kimi örgütlerin oluşumunda ruhların ve uyuşturucu yoluyla aklın esir alınması yeterken, kimi örgütlerde maddi vaatler ve her türlü kaçakçılık, kimilerinde ise şoven duyguların tahriki etkili olmaktadır. Ülkemizi rahatsız eden örgütlerin tümünde, sayılan bu nedenlerin hepsi etken olmaktadır.
            Terör sonuçtur ve acı bir meyvedir. Terörle mücadelede asıl olan, sinek öldürmek değil, bataklığı kurutmak olmalıdır. Ancak bataklığı kurutmaya çalışırken, çekinceli ve korkak davranmak sonuç almayı engelleyecektir.
            Örgütlerin kullandıkları silah ve mühimmata dikkat edildiğinde, Türkiye’nin yıllardır dost bildiği, aynı örgütler içinde Askeri, Ekonomik, Siyasi ve Kültürel kanallarda işbirliği içinde olduğu ülkelerin adını okursunuz.
            Dünya’daki silah sanayinde egemen olan ülkelerin tümü, yıllardır içli dışlı olduğumuz ülkelerdir; güya dostlarımızdır. Emperyal sömürünün dostu olmaz. Sen, ben, o ve tüm yoksul halklar daha da yoksullaşırken, sömürgeciler palazlanmanın yolunu terörle buluyorlar.
Terörle mücadelede sömürüdeki rolüne iyi bakmak gerek. Sadece kandırılmış veya    tatmin edilmiş el ulakları, köleleştirilmiş ve beyinleri, ruhları boşaltılmış militanları yok ederek sonuca varılamaz.                                                                                                         Dolayısıyla sömürü ve terörü önlemeni baş koşulu, teröre silah ve donanım sağlayan ülkelerin durdurulmasından, kan emicilerin hâkimiyetinin yok edilmesinden geçer.
      Diplomasiye ve gücüne işte böyle zamanda ihtiyaç var. Hem de Ekmek ve Su kadar!