Koskoca ülke, sözde ‘özerk’ TFF’nin anlı şanlı yöneticileri, anlı şanlı yöneticileri ‘karpuz seçer’ gibi atayan koca ülkenin azametli yöneticisi cumhurbaşkanının adını taşıyan ‘Süper Kupa’ koca ülkenin lig şampiyonu Galatasaray ve kupa şampiyonu Fenerbahçe’nin karşılaşacağı müsabaka elbirliğiyle uluslararası ‘süper rezalet’e dönüşen hadise değil Türkiye bütün dünyanın diline düştü.
Günlerdir Suudi Arabistan’da oynanacak ‘Süper Kupa’ maçı neden ertelendi. Galatasaray ve Fenerbahçe maça niye çıkmadı. Ne oldu da takımlar sahaya çıkmadı. Sorumlu, TFF’ mi, kulüpler mi yoksa maçın oynanacağı ülkenin yöneticileri mi? Ortada ülke sınırlarını aşan bir kriz var ama sorumlu yok! Böylesi bir krizde istifa, görevden alma, affını isteme olmaz mı, olmaz, olmadı! Bırakalım onu taraflar yaşanan süreçle ilgili kamuoyunun merakını giderecek doğru dürüst açıklama bile yapmadı.
Ne oldu? Her zaman olduğu gibi yönetenin ve karar verici siyasi iradenin sorumlu olmadığı adı konulamayan ‘gizli güçler, derin mahfiller’ iktidara ‘operasyon’ çekiyor dendi! Şimdi görünmeyen operasyonel güçlere karşı birleşme stratejileri geliştirilmeye çalışılıyor; malum seçim süreci başladı!
İstedikleri kadar sorun var ama sorumlu yok desinler; sorun varsa kabahatliler bellidir!
Öncelikle Cumhuriyetin 100. yılını göz ardı edip, Cumhuriyet’e ve kurucu lider Atatürk’e karşı olan ülke Suudi Arabistan’da maç oynama kararı alan TFF, kabul eden kulüpler, izin veya karar veren, veya olmaz demeyen cumhurbaşkanı dahil herkes kabahatli ve kusurludur.
Yönetici olası krizleri öngörebilmeli, öngörülenin ötesinde oluşan krizi yönetebilmelidir, bunları yapamıyorsa yönetici değil, olayların sürükledikleridirler!
Gelelim herkesin fili tarif ettiği gibi olayları tarif etmesine. Neymiş günler öncesinden müsabakanın oynanacağı Suudi Arabistan federasyonu ile FİFA kuralları gereği, TFF ve kulüpler arasında zapta alınan protokole göre kulüpler kurucu lider Atatürk baskılı antrenman tişört ve forma ile sahaya çıkamaz. Fenerbahçe’nin ‘’Yurtta Sulh, Cihanda Sulh’’ Galatasaray’ın ‘’Ne Mutlu Türküm Diyene’’ sözlerini içeren pankartlarla çıkma taleplerinin reddedilmesine.
Öncelikle bu FİFA gözetiminde olsa bile özel maç statüsünde olduğundan oynayan ve oynanan ülke federasyonları arasında özel içerikler belirlenebilir. Olayın büyümesine, bu noktaya gelmesine yol açacak biçimde kulüplerin soyunma odalarını güvenlik güçleriyle kontrol etmeye kalkan, Atatürk resimli t-şortlarla antrenmana izin vermeyen Suudilerin kendi yaptıklarına…
Atatürk tişört ve posterlerine izin vermeyen Suudiler 2018 yılında Londra’da Al Hilal-Al İttihad arasında oynanan Türk hakem Cüneyt Çakır’ın yönettiği Süper Kupa mücadelesi öncesinde sahaya çıkan bir grubun geleneksel ‘Kılıç Dansı’ yaptığı ne çabuk unutuldu!
Suudiler kendileri Londra’da oynadığı Süper Kupa maçından ‘Kılıç Dansı’ yaparken Türk takımlarına bizim ülkemizde siyasi içerikli mesajlar vermenize izin vermeyiz, hatta bir iddiaya göre burada size ‘Cumhuriyet ve Atatürk’ şovu yaptırmayız demelerine.
Hani ne oldu FİFA kuralları, FİFA kuralları Suudileri bağlamıyor mu, ‘Kılıç Dansı’ da dünyaya verilen siyasi bir mesaj değil mi? yoksa özel statülü maçların protokol içeriğine FİFA karışmıyor veya parasal gücü olan dünyanın her yerinde istediği siyasi mesajı verebilir ama o ülkesinde buna izin vermez mi ne yani!
Sonuç olarak Cumhuriyetin 100. yılını göz ardı ederek, kamuoyunun tüm baskılarına rağmen bu maçı Suudi Arabistan’da oynatma kararında ısrar eden TFF, sonradan gitmeme yönünde istek belirtseler bile önceden olur veren kulüpler ve tabi ki özerkliğini yok edecek biçimde TFF kurullarını oluşturan muktedir yöneticilerin olaya seyirci kalmış olmasıdır.
Peki gelelim diğer bir soruya bu oynanması gereken Süper Kupa’nın esas adı Cumhurbaşkanlığı Kupası değil mi? öyleyse bu maça Cumhurbaşkanı Erdoğan niye gitmedi? Futbolculuğuyla övünen, Arjantin-Fransa, Katar Dünya Kupası finaline bütün şürekasıyla birlikte özel uçaklarla giden Erdoğan, kendi adını taşıyan kupa finaline neden gitmedi?
Hadi bir soru daha soralım. Size ülkemde ‘Cumhuriyet ve Atatürk’ şovu yaptırmam diyerek maçın oynanmamasına yol açarak ülkenin ve kulüplerimizin prestij kaybına yol açan ülkeyle ilgili bir cümle var mı yok. Tam aksine krizi tırmandırana hiçbir şey olmamış gibi methiyeler düzülüyor. Bütün bu yaşananların üzerine hiçbir şey olmamış gibi iki ülke arasında, doğrudan yatırımların teşviki alanında iş birliği için imzalanan mutabakat zaptı onaylanıyor.
Tüm bu yaşananlar her seçim öncesi olduğu gibi seçmen konsolidasyonu için oluşturulan ‘kontrollü’ bir kriz midir…?