İnsanlığın binlerce yıllık geçmişini, sosyal, siyasal, ekonomik ve evrimsel değişimini, Tarihi belgelerden ve kitaplardan okuyup öğrenmeye çalışıyoruz. Okuduklarımızın, öğrendiklerimizin doğruluğu konusunda kimi şüpheleri taşısak da, tümden reddetme veya yerine gerçeği koyma gibi bir beceriyi gösterme şansımız yok…
Tarih kitapları karşı tezlerin tartışılması veya sentezi ile yazılmıyor. Tüm Tarih kitapları tek yönlü ve karşı tarafı suçlayıcı, kendi tarafını övücü metinlerle doludur. Ancak, Tarihi her toplum “biz” olarak değerlendirdiğinden, yazılanlara inanmak gibi zımni bir mahkûmiyetimiz de var. Bu mahkûmiyet, çağ öncesi tanıksızlığına dayanıyor…                                                                                                                                                                                                                                                               Günümüzde, Tarihin nispeten daha objektif ve daha gerçekçi yazılıp, öğretilmesi, iletişim çağı olanaklarıyla mümkündür. Tarihi olaylar kimi güçler tarafından çıkar endişesiyle çarpıtılmaya çalışılsa da, yaşanan gelişmelere yeterince ve çok yönlü tanık ve belge sunulabilecektir. Buna rağmen aynı olay değişik kişi ve bölgelerde farklı yazılsa da, Tarih yazılımının daha doğru ve gerçeklere dayanacağı muhakkaktır… Zamanımızda Tarih, egemen güçlerin emrindeki Vakanüvislerin not ve övgülerini değil, çeşitli tanıklığa ve belgeye dayanan gerçekleri yansıtacak ve gelecek nesiller daha doğru bilgiler edinebileceklerdir…
Tarih her gün yazılıyor; doğrusu, yanlışı ve yalanlarıyla… En çok bilgiye sahip olmamıza rağmen, yirminci yüzyıl tarihini bile kıyısından köşesinden tanıyabiliyoruz. Şurasından burasından kırpılıp eklense de, kimilerinin dünya görüş ve hedeflerini yansıtsa da, tanıklık ettiğimiz veya kimilerimizin katkıda bulunduğu yüzyılın defteri, kimi sayfaları açık kalmak üzere kapandı ve insanlık bir adım öteye atladı… İnsanlık, Yirmi birinci yüz yılın hikâyesini oynayıp yazmaya başladı…
Tarih yazılmaya devam ediyor. Biz yaşayanlar, olayların kimine tanıklık ettiğimiz, bir kısmı hakkında doğrudan bilgi sahibi olduğumuz için, yazılan tarihin bazı sayfalarına inanmayacağız. Ancak, gelecek nesiller günümüz tarihinin doğru yazılıp doğru okunmasında bizim kadar şanslı olamayacaklar; çünkü yalan, yanlış ve doğruları zamanımızın istekleri doğrultusunda okuyup değerlendirmek zorunda kalacaklar…
Ülke tarihleri karşılaştırmalı yazılmıyor. Tarih yazılımının, bilimsel gerçeklere, İnsan haklarına ve Hukuka uygun olup olmaması da engel teşkil etmiyor. Her ülke tarihine şoven duygular hâkimdir. Tarih kitaplarında, her ülkenin veya egemen güçlerin başarıları, üstünlükleri sayfaları süsler. Zayıflıklar, yenilgiler sayfalarda pek yer tutmazlar… Attığımız bir yumruğu sayfalarca yazarız da, yediğimiz onlarca yumruğu bir satırla geçiştiririz…
Tarih yapım ve yazılımı devam ediyor. Gördüklerimiz, duyduklarımız, yaşadıklarımız kimine göre doğru, kimine göre yanlış.
ABD Irak’a nükleer silah bahanesiyle saldırıyor ve bu ülkeye Demokrasi (!) götüreceğini söylüyor. Sonuç: Bir milyon ölü, bölünmüş ve terörün kucağına bırakılmış, zenginlikleri talan edilmiş bir Irak kalıyor. ABD, İngiltere, Fransa ve Irak tarih yazıyor. Doğrusu hangisi acaba?
Emperyalizm, Kuzey Afrika’nın Müslüman Arap ülkelerinde kulakları aldatan bir isimle “Arap Baharı” adı altında,  terör üreten siyasi bir kalkışmayı başlatarak halkları birbirine kırdırıyor. Libya’nın zenginlikleri paylaşılıyor, sömürgecilere bende olmuş kukla yönetimler işbaşına getiriliyor. Devlet yöneticileri linç ediliyor, binlerce insan ölüyor ve o ülkelere de Demokrasi(!) geliyor! Libya, Tunus, Cezayir Tarih yazıyor, saldırganlar, işgalciler, sömürgeci batılılar da tarih yazıyor. Olayların aslını öğrenmek için kimin yazdığını okursak okuyalım, aklımızda hep şüpheler kalacak…
Mısır’da Mübarek diktatördü, seçtirilip darbe ile devrilen Mursi gericiydi, Darbe lideri Sisi neci? Demokrat mı? Ya ölen o kadar insanın hiç değeri yok mu? Yoksullaşan Mısır halkı Tarihi nasıl yazacak? Darbeciler, Mısır’ın zenginliklerine göz koyan batılı Emperyalistler Tarihi nasıl yazacaklar? Dünya insanlığı hangi tarihi okuyup, hangisine inanacak?

İnsanlığın binlerce yıllık geçmişini, sosyal, siyasal, ekonomik ve evrimsel değişimini, Tarihi belgelerden ve kitaplardan okuyup öğrenmeye çalışıyoruz. Okuduklarımızın, öğrendiklerimizin doğruluğu konusunda kimi şüpheleri taşısak da, tümden reddetme veya yerine gerçeği koyma gibi bir beceriyi gösterme şansımız yok…

  Tarih kitapları karşı tezlerin tartışılması veya sentezi ile yazılmıyor. Tüm Tarih kitapları tek yönlü ve karşı tarafı suçlayıcı, kendi tarafını övücü metinlerle doludur. Ancak, Tarihi her toplum “biz” olarak değerlendirdiğinden, yazılanlara inanmak gibi zımni bir mahkûmiyetimiz de var. Bu mahkûmiyet, çağ öncesi tanıksızlığına dayanıyor…                                                                                                                                                                                                     Günümüzde, Tarihin nispeten daha objektif ve daha gerçekçi yazılıp, öğretilmesi, iletişim çağı olanaklarıyla mümkündür. Tarihi olaylar kimi güçler tarafından çıkar endişesiyle çarpıtılmaya çalışılsa da, yaşanan gelişmelere yeterince ve çok yönlü tanık ve belge sunulabilecektir. Buna rağmen aynı olay değişik kişi ve bölgelerde farklı yazılsa da, Tarih yazılımının daha doğru ve gerçeklere dayanacağı muhakkaktır… Zamanımızda Tarih, egemen güçlerin emrindeki Vakanüvislerin not ve övgülerini değil, çeşitli tanıklığa ve belgeye dayanan gerçekleri yansıtacak ve gelecek nesiller daha doğru bilgiler edinebileceklerdir…

Tarih her gün yazılıyor; doğrusu, yanlışı ve yalanlarıyla… En çok bilgiye sahip olmamıza rağmen, yirminci yüzyıl tarihini bile kıyısından köşesinden tanıyabiliyoruz. Şurasından burasından kırpılıp eklense de, kimilerinin dünya görüş ve hedeflerini yansıtsa da, tanıklık ettiğimiz veya kimilerimizin katkıda bulunduğu yüzyılın defteri, kimi sayfaları açık kalmak üzere kapandı ve insanlık bir adım öteye atladı… İnsanlık, Yirmi birinci yüz yılın hikâyesini oynayıp yazmaya başladı…

Tarih yazılmaya devam ediyor. Biz yaşayanlar, olayların kimine tanıklık ettiğimiz, bir kısmı hakkında doğrudan bilgi sahibi olduğumuz için, yazılan tarihin bazı sayfalarına inanmayacağız. Ancak, gelecek nesiller günümüz tarihinin doğru yazılıp doğru okunmasında bizim kadar şanslı olamayacaklar; çünkü yalan, yanlış ve doğruları zamanımızın istekleri doğrultusunda okuyup değerlendirmek zorunda kalacaklar…

Ülke tarihleri karşılaştırmalı yazılmıyor. Tarih yazılımının, bilimsel gerçeklere, İnsan haklarına ve Hukuka uygun olup olmaması da engel teşkil etmiyor. Her ülke tarihine şoven duygular hâkimdir. Tarih kitaplarında, her ülkenin veya egemen güçlerin başarıları, üstünlükleri sayfaları süsler. Zayıflıklar, yenilgiler sayfalarda pek yer tutmazlar… Attığımız bir yumruğu sayfalarca yazarız da, yediğimiz onlarca yumruğu bir satırla geçiştiririz…

Tarih yapım ve yazılımı devam ediyor. Gördüklerimiz, duyduklarımız, yaşadıklarımız kimine göre doğru, kimine göre yanlış.

ABD Irak’a nükleer silah bahanesiyle saldırıyor ve bu ülkeye Demokrasi (!) götüreceğini söylüyor. Sonuç: Bir milyon ölü, bölünmüş ve terörün kucağına bırakılmış, zenginlikleri talan edilmiş bir Irak kalıyor. ABD, İngiltere, Fransa ve Irak tarih yazıyor. Doğrusu hangisi acaba?

Emperyalizm, Kuzey Afrika’nın Müslüman Arap ülkelerinde kulakları aldatan bir isimle “Arap Baharı” adı altında,  terör üreten siyasi bir kalkışmayı başlatarak halkları birbirine kırdırıyor. Libya’nın zenginlikleri paylaşılıyor, sömürgecilere bende olmuş kukla yönetimler işbaşına getiriliyor. Devlet yöneticileri linç ediliyor, binlerce insan ölüyor ve o ülkelere de Demokrasi(!) geliyor! Libya, Tunus, Cezayir Tarih yazıyor, saldırganlar, işgalciler, sömürgeci batılılar da tarih yazıyor. Olayların aslını öğrenmek için kimin yazdığını okursak okuyalım, aklımızda hep şüpheler kalacak…

Mısır’da Mübarek diktatördü, seçtirilip darbe ile devrilen Mursi gericiydi, Darbe lideri Sisi neci? Demokrat mı? Ya ölen o kadar insanın hiç değeri yok mu? Yoksullaşan Mısır halkı Tarihi nasıl yazacak? Darbeciler, Mısır’ın zenginliklerine göz koyan batılı Emperyalistler Tarihi nasıl yazacaklar? Dünya insanlığı hangi tarihi okuyup, hangisine inanacak?