Köşe-bucak Türkleri...
Ordu Ülkü Ocakları, Ünye ve Perşembe belediyeleri halktan "Bayırbucak Türkmenleri" için yardım toplayacaklarmış. 
Acaba neden sadece Bayırbucak Türkmen'leri?
Kerkük'tekiler, Telafer'dekiler, Musul'dakiler Türkmen değil midir?
Bir de belediyeler İller Bankasından kişi başına yardım alabilmek için kapı kapı dolaşırken öbür yandan siyasi konjonktüre göre yardım kampanyaları başlatıyorlar.
Dün hükümetin tavrına göre Somalilere, bugün Suriyeliye, yarın Türkmen'lere... 
"Eve lazım olan camiye haramdır" diye bir söz yok mu?
Bizim "köşe-bucak" Türklerimizin de yardıma ihtiyacı var. 
***
"Toplum yararına çalışma" diye bir icat...
AKP iktidarı "toplum yararına çalışma" diye acayip bir kavram üretti. Kurumların istihdam gerektiren alanlarına kadrolu ve daimi işçi alıp istihdam etme yerine biraz işsizlik tepkisini azaltmak biraz da partiye taban yaratmak üzere İŞKUR aracılığı ile işçi alıyor. 
Ordu Büyükşehir Belediyesi 19 ilçe için "toplum yararına çalışma" programından yüzlerce işçi aldı. Bunlar 9 ay, yani 2016 yılının ağustosuna kadar çalışacaklar. 
Sonrası Allah kerim!
"Hiç yoktan iyidir" diyorsanız iyidir.
***
Kış geldi....
Artık bizim haberlerimizde de kar, kış, don haberleri yer alacak. Vatandaşın masrafı artacak. Yakacak derdi, kışlık kıyafet, ayakkabı, bot derdi var. Ordu Genç Girişimciler Derneğinin kampanyası ile "minik ayaklar" için bot kampanyası başlatıldı. 
Toplumda hayırseverlik duygusu gelişmiş durumda. 
Yardımseveriz. Ancak sorunlara köklü ve radikal çözüm üretme konusunda istekli değiliz. İdeal olan yoksulu olmayan, kendi botunu, kendi yakacağını satın alma gücü olan, kendi evini yapabilme gücü olan bir toplum yaratmaktır. 
İnsanların zorunlu ihtiyaçlarının karşılanması diğer bireylerin yardımına bırakılmamalı. 
Her birey çalışabilmeli, alın teri ile kazanmalı, onuru ile yaşayabilmeli. 
Ve kendi  göbeğini kendisi kesebilmeli.
***
Rusya krizi...
Rusya tarımsal ürünlerde ithalatı kısıtladı. Örneğin çilek almayacaklar. Ordu'nun kesme çiçekte hedeflediği pazarlardan birsi de Rusya idi. O da zarar görebilir. Neyse ki fındık ithalatına ambargo yok. Genel olarak değerlendirmek gerekirse, ulusal ekonomi açısından Rusya ile hemen her alanda alışverişimiz var. Ortadoğu pazarındaki milyar dolarlık kayıplardan sonra, bir de en yakın komşu pazarını kaybetmek hiç akıllıca değil. Enerjiden-turizme, tarımdan-müteahhitlik hizmetlerine pek çok alanda etkileneceğiz. 
Ulusal onur ve sınırlarımız tabi ki korunmalı. 
Rusya sınırlarımıza her halde uçurtma şenliğine gelmedi. 
Fakat bizim de ulusal onur gurur hamaseti yapmamıza gerek yok. Uluslararası ilişkiler de öyle "tezek yakarız, çile çekeriz, sebzeleri kendimiz yeriz" edebiyatı ile yapılmıyor. 
***
Eflatun der ki; "Yeryüzünün iki gücü vardır: Akıl ve kılıç, çoğu zaman akıl kılıcı yenmiştir."
Ey akıl!