Pandeminin koruyucu önlemleri kapsamında alınan tedbirler neticesinde tüm restoranlar, kafeler, müzeler, dershaneler, kurslar, alışveriş merkezleri, sinemalar, tiyatrolar, oteller; berber, kuaför ve güzellik merkezleri; kahvehaneler, spor salonları, konser mekanları, gece kulüpleri, dernek lokalleri ve düğün/nişan salonları geçici süreliğine kapatılmış sosyal yaşama ciddi bir kısıtlama getirilmiştir. Aynı surette orman, park ve bahçelerde piknik ve mangal yapmak yasaklanmış, ülkedeki futbol ligleri ertelenerek tüm spor müsabakaları iptal edilmiştir. Böyle bir zaman diliminde insanların eve kapamasının sosyolojik ve aynı zamanda psikolojik olumsuz neticeler yaratması kaçınılmaz iken; insanoğlu yeni sosyal mecralarını zamanla keşfetmiştir. Bu kapsamda abonelik usulüne dayalı online film/dizi platformu olan “NETFLIX” kullanımı çılgınca artmış, insanlar televizyon alışkanlıklarını özgürce, reklamsız ve dünyayla eş zamanlı içeriklere ulaşabilecekleri bu ve alternatif platformlar üzerine taşımıştır. Bir diğer yandan, Instagram’da gerçekleşen canlı yayınlar, Podcast yayınları ve Spotify gibi platformlar üzerinden yepyeni bir iletişim akımı oluşmuştur. Sürecin sona ermemesiyle tiyatro ve müzik dünyası da kendi önlemini alarak e-bilet satışları üzerinden performansların satışa çıkarılması neticesini yaratmıştır. Böylece e-konser ya da e-tiyatro saatinde o yayına bağlanarak sadece bilet alanlara açık canlı performans gösterimi deneyiminin insanlara kazandırılmasi suretiyle pandemi sürecinde yeni sosyal alanlar oluşturulmuştur. Dijital dönüşümün sosyal yaşamdaki neticeleri ülkemizde şu an için bunlarla sınırlı olsa da sürecin daha da uzaması halinde çok daha yaratıcı bir dijitalleşmeye fırsat doğurması olasıdır.

SONUÇ

Yukarıda arz ve izah olunduğu üzere, dijitalleşme çağımızın kaçınılmaz bir gerçeğidir ancak bu sürecin ne hızda ilerleyeceği devletlerin, bireylerin tercihinde gibi gözükse de kimi zaman beklenmeyen etkiler tarafından karşı konulamaz bir devrime konu olmaktadır. Tıpkı içinde bulunduğumuz sürecin zaruri etkileri sonucunda dijital dönüşüme maruz kaldığımız hal gibi, ister istemez ülkece bir dönüşümün tarafı olmuş durumdayız. Bugün için yukarıda anılan alanlar ile sınırlı gibi gözükse de yakın gelecekte; bilinmezler ve belirsizlikler mahsulü Covid-19 mücadelesinin yaşamlarımıza nasıl bir dijital dünya sunacağı merak konusudur. Sürecin böyle devam etmesi halinde ileri teknolojik gelişmeleri hayatımıza dahil etmemizi zaruri kılan yepyeni öncelikler ve ihtiyaçların doğmayacağının garantisi yoktur. Kim bilir belki yakın zamanda şu an için uzak gözüken blokzincir teknolojisinin yaratacağı fırsat ve gelişmeleri de bu vesileyle çok daha fazla duyuyor olacağız. Pandemide gerçekleştirilecek bir genel seçimin blokzincir teknolojisinin kullanıldığı bir e-seçim üzerinden sağlanması hiç de fena olmayacaktır.

Sonuç olarak tüm bu gelişmeler yaşanırken, çağa uyum sağlamak çağı yakalamak bilerek ya da bilmeyerek kayıtsız kalmaya fırsat vermeyecek şekilde kontrol dışı bir hale gelmiştir.  Ülke olarak bu durumdan faydalanmak, teknolojiyi gözardı etmek yerine sistemlerimizi olabildiğince bu yönde geliştirmek, altyapıyı temin etmek ve teknolojiye yatırım yapmak her zaman bizlerin lehine olacaktır.