HDP heyeti ile hükümet temsilcilerinin Dolmabahçe’de yaptıkları açıklamadan, ayrıca İmralı için oluşturulan izleme heyetinden hiçbir bilgisi olmadığını belirten RTE’ye Bülent bey, “ Haberi vardı, her şey kendisinin bilgisi dahilinde ” demesi ne demek oluyor? Cumhurbaşkanına “Yalan söylüyor”, “Yalancı” demiş olmuyor mu? Dava açmak, onu mahkemelerde süründürmek şart oldu.
Aynı gün Davutoğlu’nun ,”Kimse çözüm sürecini günlük siyasete alet etmesin” sözü de aynı kişiye yönelik değil mi? Cumhurbaşkanına böyle saygısızlık edenleri ya tokatlayacaksın ya dava açacaksın. Geleneğimizde devlet büyüklerine saygısızlığa prim verilir mi?
Gerçekten ne oldu bunlara Allah aşkına. Nazar mı değdi? Garip garip konuşuyorlar, birbirlerini suçluyorlar.
Görünüşe bakılırsa RTE, sanki itirafçı olmak istiyor gibi. Birikmiş çok suç ve suçlama olduğunu biliyor olmalı ki, son çıkışlarla aradan sıyrılmak, kendisini kurtarmak istiyor. “Aldatıldım, kandırıldım” sözleri her şeyi en iyi bilen bir ve tek devlet büyüğünün söyleyeceği sözler olamaz. Sizi kim kandırdı? Kim aldattı?
Harp Akademileri töreninde subayların, paşaların tutuklanması konusunda, ”Bu operasyonlarla şahsım başta olmak üzere tüm ülke yanlı yönlendirildi. Aldatıldık, kandırıldık” diye günah çıkarmaya çalışıyor.
Sadece burada kandırılmadı ki. Mit’çi Hakan Fidan olayında da kandırdılar. Milletvekili yapmaya kalktılar, zor önledi. Ayrıca ülkede Kürt sorunu var diye yıllarca aldattılar adamı. Meğerse Kürt sorunu diye bir şey yokmuş. Nihayet farkına yeni vardı. Kandırdılar, aldattılar.
Sürekli kim aldatıyor?
Bu konuda ilk akla gelen de Apo, İmralı, Kandil. Başka kim kandırabilir?
Adamın başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmedi. En yakınındakiler sırtından vuruyor. Zaten paralel’cileri hiç saymıyorum.
PKK ile ortak çalışan HDP’lilerle başbakanlık binasında bir araya gelip, ortak açıklamalar yapıp birlikte fotoğraflar çektiriyorlar. Olacak şey mi? Hem de en yakını Yalçın Akdoğan’la, İçişleri Bakanıyla.
RTE buna kızdı. Öcalan’ın önerisi olan, burada ilan ettiği “demokratikleşme için 10 madde asla kabul edilemez.” dedi. 8-9 madde olsa hadi neyse. Hem de 10 madde.
Bu ne demek? Aldatıyorlar demek.
Demek istiyor ki, “Ben APO’ ya, seni serbest bırakacağım ama hemen olmaz ki, sen bana destek ol, 5-10 seçim daha kazanayım ondan sonra bakarız dedim ama Apo sözünde durmuyor. İşi aceleye getiriyor. Apo’da beni aldattı. İşi hep yokuşa sürdü. Beni Başkan yapmak için söz vermişti.”
Bülent bey ise başka bir alem. İzleme heyetini olumlu buluyormuş. RTE’nin buna karşı çıkan sözleri kişisel görüşleriymiş. Hissi sözlermiş. Sorumluluk hükümetinmiş. Ne hükümeti kardeşim, bu hükümetin de devletin de Turgev’in de kısacası bu ülkede her şeyin sahibi RTE değil mi? Sen kim oluyorsun da böyle konuşuyorsun Bülent beyefendi?
Sonuç itibarıyla ekip birbirini ihbar etmeye, suçlamaya, birbirlerini ele verme yarışına girdi. Sanki bunların içine kötü cin’ler girmiş. Garip, garip, akka-bukka konuşuyorlar. Nefesi kuvvetli bir hoca bulup bu cinleri çıkarttırmak şart. Cin çıkartma işi de kolay değil. İşin erbabını bulmak lazım.
Cin girmiş dedim de aklıma gazetelerde çıkan bir haber geldi: Sorunları olan bir kadın, mahallenin tanınmış hocasına gitmiş psikolojik sorunlarını anlatmış. Hoca kadına tecavüz etmiş. Kadın günler sonra olanı ağzından kaçırmış, kocasına söylemiş. Kocası almış ekmek bıçağını gidip hocayı ağır yaralamış. Mahkemelik olmuşlar. Hoca mahkemede kendini savunurken şöyle diyor: Ben mahallede itibarlı kişiyim. Bunun karısı bana geldi. Ruhsal sorunları vardı. Tahlil ettim Baktım bu kadının beynine ve bedenine çok sayıda cin girmiş. Cinlerin bir kısmı kadının rahim kanallarını tıkamıştı. Ben iyilik yaptım, sevap için yaptım. Cinlerini çıkarmak için uğraştım. Bu iş kolay değil hakim bey.”
Yani demem o ki, her cin çıkarana da güvenmemek lazım.
İyi bir cinci bulmak lazım.