Bunların en çok rahatsız oldukları konu “laik düzen.”
Laikliği hep en büyük engel olarak gördüler.
Onun için anayasadan bunu çıkarmak istiyorlar. Fiilen de kullanılamaz hale sokuyorlar.
Bunun için imam hatiplerin yaygınlaştırılması, tekke ve zaviye gibi çalışan vakıflar, kuran kursları bunun için.
Bunun için mitinglere elinde kuran ile çıkıyorlar.
Liderleri Diyarbakır mitinginde halka seslenirken kendileri dışındakileri yine dinsizlikle suçladı.
“Bunlar ateist, bunlar zerduş, bunlar dinsiz, bunların din ile alakaları yok. bunlar terörist . Allahsız, kitapsız bunlar camileri yıktılar” dedi.
Benzer cümleleri İstanbul’un fethi gösterisinde yineledi.
Hayatın her alanında din kuralları egemen kılınıyor.
“Allahsız, dinsiz, ateist teröristler “ diyor, her yerde.
“Dinci teröristleri” saklamaya çalışıyorlar.
IŞİD bombacıları, IŞİD’in kelle kesen militanları, el kaide’ciler, Boko Haram’cılar dini bütün oldukları için, bunları kendilerinden saydıkları için onlara laf yok.
Pazar günü İstanbul’da yapılan fetih mitinginde gruplar halinde önce Ayasofya (müzesi, kilisesi) önüne gelip buranın cami yapılmasını, ibadete açılmasını isteyip önünde fetih namazı kıldılar.
Ayasofya kilisesinin “Müslümanlaştırılması”, camiye dönüştürülmesi eylemlerinin ilki 49 yıl önce, 29 Mayıs 1967 yılında o zaman MTTB Başkanı olan, bugünkü TBMM Başkanı İsmail Kahraman öncülüğünde düzenlendi. Kahraman, o gün de yaptığı konuşmada Ayasofya’nın cami olarak ibadete açılmasını istemişti.
Oysa orası bir başka dine mensup insanlar tarafından ibadet için yapılmış. Yıllar içinde o dini mabedin cemaati yok edilmiş. Ülkenin hemen her ilinde olduğu gibi kiliselerin kimi terk edilmiş, kimi yıkılmış, onarılabilenler camiye çevrilmiş.
Cemevleri zaten bunlar için cümbüş evleri, Müslümanlıkta yeri yok. Aleviler de ateist, Alisiz aleviler, onlarla evlenilmez, onlar Müslüman değiller.
Ülkenin, toplumun önemli kesimini oluşturan Alevilere bu düşmanca sözleri söyleyenler ülkenin en tepedeki yöneticisi ve diyanet işleri başkanlığı.
Bu nedenlerle laiklik bunlar için hep ayak bağı oldu.
Paris’te İslamcıların silahlı saldırısına uğrayan Charlie Hebdo karikatürüne, (12 çalışanın katledildiği) meslektaşlarına destek için köşesinde yer veren Cumhuriyet yazarları Hikmet Çetinkaya ve Ceyda Karan’a verilen 2 yıllık hapis cezasının gerekçeli kararında, hakimlerin sadece hukuka ve vicdana uygun karar veremeyecekleri belirtiliyor.
Peki neye göre karar verecekler? “Müslümanlarca kabul gören doğrulara” göre karar vermişler. Yani yürürlükteki medeni hukuka göre değil, şeriata göre karar vermişler.
Hem de gerekçeli kararda tekbirlerle saldırdıkları ve aydınları yakarak öldürdükleri Sivas-Madımak oteli örnek gösteriliyor. Oteli yakan saldırganlar anlayışla karşılanıyor. Madımak saldırısında Aziz Nesin’in rolüne vurgu yapılarak, Aziz Nesin “ateist olduğunu gizlemeyen yazar” olarak belirtiliyor. Yani ateist olmak suç, yok edilmesi gereken kişi algısı ifade ediliyor.
Laiklik bunlar için yok edilmesi gereken bir baş belası.
Onun için anayasadan da, toplum hayatından da çıkarılması gerekiyor.
Ama iktidarın bu baskılarına, haksızlığına direnenler var.
İktidar bu direnenlere haddini bildirmeli değil mi?
Şimdilerde Kahramanmaraş’ta bu yaşanıyor.
1978 yılında burada alevi mahalleleri Türk-İslamcı faşistler tarafından basıldı.
Alevilere yönelik katliamda resmi rakamlara göre yedi gün süren olaylar sırasında 105 Alevi öldürüldü. Alevilere ait 200'ün üzerinde ev yakıldı, 100'e yakın işyeri tahrip edildi.
İktidarda olanlar o gün bu saldırıya göz yumdu, önlemedi.
Aradan 38 yıl geçti, dinci iktidarların kini bitmedi.
Bir süredir Maraş’ta alevi köylerinin yanı başına Suriye’den getirilen aralarında silahlıların da bulunduğu göçmenler için devlet tarafından konteyner kent yapılıyor.
Toplam 6 bin nüfuslu 24 alevi köyünün ortasına, köylülerinin belirttiğine göre, IŞİD, El Nusra militanlarının da yer aldığı 25 bin nüfuslu bir kent kuruluyor.
Köylülerin itirazları, eylemleri polis tarafından zor kullanılarak, TOMA’larla, bastırıldı, 18 kişi hala gözaltında.
Yani iktidar, ateist, zerdüş, dinsiz diye vatandaşları ayırmakla kalmıyor, onların köylerinin yanı başına silahlı “Müslüman” kentler kuruyor.
Yeni kente yerleştirilecek olanlar, ileride bu alevi köylere haddini bildirir, onları Müslüman yapar.
Öyle düşünüyorlar.
Laiklik bunların önündeki en büyük engel.