1 Kasım Türkiye genel seçim sonuçlarına göre AKP 317, CHP 134, HDP 59, MHP 40 milletvekili çıkardı. Oysa seçim öncesi yapılan tahminlerde AK Partinin 276 Milletvekili sayısını çok az bir farkla geçeceği veya çok az farkla kaybedeceği hesaplanıyordu, ancak sonuçlar böyle olmadı. AK Partinin 7 Haziran seçimlerinden sonra 5 ay içinde oylarını %9 artırması büyük bir başarıdır. Ana muhalefet partisi CHP’nin yerinde sayması bir başarı olmadığına göre, 1 Kasım seçimlerinin tek kazanan partisinin AK parti olduğunu açıkça söyleyebiliriz. Eğer bir parti 13 yıllık iktidarının ardından toplumun yarısının oyunu alıyorsa, alabiliyorsa çok net bir toplumsal tercihten bahsedebiliriz. 1 Kasımda kaybedenlerin MHP ve HDP olduğu çok açıktır. Özellikle MHP oylarında önemli bir düşme olmuş 7 Hazirana göre MHP milletvekili sayısı %50 oranında azalmıştır. Bu durumun tamamen kendisini yenilemeyen ve uzlaşmacı bir tutum sergilemeyen Sayın Devlet Bahçeli’nin tutumundan kaynaklandığını söyleyebiliriz. MHP’den AK partiye %3.5 oy geçişi olmuş, bir anlamda MHP seçmenleri hayırcı tutumuyla koalisyon kurmaya yanaşmayan liderlerini cezalandırmıştır. Şu anki MHP yönetimi AK parti açısından bir şanstır. MHP’nin tutarsız politikaları kendisine oy kaybettirirken, AK Partiye sürekli oy kazandırmaktadır.
Bir Kasım seçimlerinde, Sayın Başbakanımız Ahmet Davutoğlu’nun seçmenin nabzını çok iyi tuttuğu ve iyi bir seçim stratejisi izleyerek AK Partinin oy oranını çok kısa sürede ve %9 gibi büyük bir oranda artırdığı görülüyor. Şüphesiz bu başarıda AK parti teşkilatlarının arı gibi çalışması çok önemlidir. Ak Partinin özellikle “Tek başına iktidar olmazsa istikrar bozulur” mesajının etkili olduğu, Ülkemizde yaşanan kaos ortamı ve terör olayları karşısında seçmenin istikrardan yana tavır koyduğu söylenebilir. Halk hem siyasi, hem de ekonomik istikrardan yana tavır koymuştur. Bu defa seçmen ben sana bir yardımcı vermeyi tercih etmiyorum, yetkiyi tam veriyorum, sende sorunları çöz demiştir. Vatandaş koalisyona kırmızı kart göstermiş, yani ülkenin içinde bulunduğu tüm sorunları koalisyon hükümetleri değil, tam bir yetkiyle yine sen çözersin demiştir. Bu nedenle AK Partiye dördüncü kez tek başına güçlü bir iktidar yolu açılmıştır. Bu başarının 2023 yılına kadar devam edebilmesi için toplumsal irade yetkisinin çok iyi kullanılması, temiz bir sayfa açılarak Türkiye’nin iç ve dış sorunlarının çözümlenmesi, verilen vaatlerin yerine getirilmesi gerekir. Aksi halde 2019 seçimleri iktidar partisi açısından kritik bir viraj olabilir.
AK Partinin başarısına yol açan önemli faktörler; seçmen siyasetin iki radikal kanadına dur demiştir. Özellikle MHP’nin hayırcı tutumu ve çözümsüzlükten yana olan tavrı seçmen tarafından cezalandırılmış, HDP’nin peşinden MHP mecliste en küçük parti olmuştur. Seçmen özellikle terör sebebiyle ortaya çıkan kaos ortamı ve belirsizliğe son verdi. Seçmen adı terör olaylarını lanetlemeyen, kandil zihniyetinin peşinden koşan HDP’ye hayır demiştir. PKK ve İŞİD terör örgütlerinin halkta yarattığı tedirginlik, 12 Eylülde yapılan kongreyle AK Parti yönetiminin revize edilmesi ve siyasette tecrübe sahibi 3 dönemlik vekillerin geri dönüşü. AK Partinin 7 Haziran seçimlerindeki CHP’nin ekonomik vaatlerini geliştirip halka sunması ve bunun kabul görmesi. Yurt dışı oylarının AK Parti lehine artış göstermesi. Tüm muhalefet partilerinin yeni bir yüzle seçmen karşısına çıkamaması. AK Partinin teşkilatları aracılığıyla yürüttüğü etkili bir seçim kampanyası %9 başarının ortaya çıkmasına yol açmıştır.
Bundan sonra atılacak adımlar çok önemlidir.. Sivil bir anayasa yapılması, toplumsal barış, huzur, demokratik standartların yükseltilmesi, hukukun üstünlüğü, ortak akıl ve uzlaşı anlayışı içinde iktisadi ve siyasi reformların yapılması, AB tam üyelik sürecinde ülkemizi zirveye taşıyacak politikaların uygulanması, üretim ve istihdamın artırılarak ulusal gelir ve refah seviyesinin yükseltilmesi öncelikli hedefler olmalıdır.