Her yıl aynı sorun yaşanıyor. Devlet destekleme alım fiyatı yetersiz kalıyor. Geçen yıl 84 lira taban fiyatı verildi. Maliyeti o civardaydı. Maliyetine fındık, müstahsilin elinden çıktı.
Tüccar gerekli stokları yaptıktan sonra, fındık 120 liraya kadar yükseldi.
Bu yıl destekleme alım fiyatı 130 lira olarak ilan edildi. Bu fiyattan üretici zarar ediyor. Gübre, ilaç, bahçeleme, tırpan, taşıma, harman, patoz ve amele peşin para ile ödeniyor. Müstahsilin nakit sıktısı var. Mecburen borçlanıyor. Bankadan kredi almak zor. Tefeci devreye giriyor.
Zarar etmemize rağmen üretimden vaz geçemiyoruz. Çünkü, fındık 20 senede yetişen bir bitki. Başka bir ürüne geçebilmek için kesip atmanız gerekiyor. Müstahsil 20 yılda yetişen fındık bahçesini, kolay bozamaz. Bozamıyor.
Alavereciler bu durumu bildikleri için, her yıl, fındığı maliyet fiyatına.
kapatmayı beceriyor.
Aynı seneryo devam ediyor.
ALAVERECİLER 110-120 lira arasında fındığı satın alacaklar. Müstahsil birlikte hareket edemediği için, ne fiyat verirler ise o fiyattan satacak. Çünkü, fındıktan elde edilen gelir “tali gelir” katogorisine düştü. Aile işletmeleri hesap yapmıyor. Miras yoluyla bahçeler bölündü. Fındıktan elde edilecek gelir, varislere yeterli gelmiyor.
Müstahsilin elinden fındık çıktıktan sonra fiyatlar yükselecek. Malcı tabir edilen stokçular kar edecek. Bu gelenek kırılamadı. Kırılamıyor.
Fındık piyasasında ince bir ayrıntı daha var. Destekleme fiyatı, dolar üzerinden fındık ihraç fiyatını belirliyor. Çünkü, fındığın talep elasyikiyeti çok düşük. Düşük elastikiyet sayesinde, fiyat yükselmiş olsa dahi her yıl 500 bin ton civarında fındık ihraç ediliyor.
Destekleme fiyatı yüksek olursa, dolar değeri yükseliyor. Ülke daha çok döviz kazanıyor. Bu gerçek “serbest piyasa adı altında” ört bas ediliyor.