Arada sırada gazetemizde yazılarını da kullandığımız Tarım Uzmanı Gazeteci arkadaşımız Ali Ekber Yıldırım dün sosyal medyada bir bilgi paylaştı. Şöyle;

 

"Fransız çiftçiler eylem yaptı, 3 milyar Avro ek desteği kaptı. Örgütlü çiftçi olmanın avantajı bu. Fransız çiftçilere verilecek 3 milyar Avro Türkiye'nin 2015 toplam tarım desteği kadar. Bir eylemle bizim çiftçinin 1 yıllık desteğini aldılar."

 

Biz de bu bilgi üzerine fındık üreticisini düşündük. Geçmişte sayısı az da olsa mitingler yapmış, yerel ve merkezi idarenin dikkatini çekebilmiş fındık üreticisi bugün kendi kaderine terk edilmiş. Devlet; çiftçi kayıt sistemi (ÇKS) çerçevesinde bir destek veriyor ve aradan çekiliyor. 

Üreticiyi de fındığını da piyasanın insafına bırakıyor. 

-Kooperatifi vardı  yok

-Lisanslı deposu olacaktı yok

-Taban fiyatı vardı yok

-Çiftçi bankası vardı, yok

 

Avrupa Birliği ve diğer OECD ülkelerinde üretici birlikleri var.

Almanya'da, İspanya'da, Hollanda'da, Fransa'da kooperatifler var.

Ama tarım ülkesi olan bizim ülkemizde yok, olanlar da işlevsiz.  

 

Ülke olarak fındık ihracatından bu yıl 2 milyar 800 milyon dolar döviz elde etmişiz, diye nerede ise zil takıp oynayacağız. Oysa yukarıda da değimiz gibi Fransız çiftçisinin yaptığı eylemler sonrası zaten  var olan desteklere ilave olarak bir yıl için aldığı destek miktarı 3 milyar Avro. Yani bizim fındık ihraç ederek elde ettiğimiz dövizin nerede ise iki katı!

 

Fındık üreticisinin kooperatifi, üretici birliği, kullanabileceği bir lisanslı deposu olmadığında geriye tüccarın (piyasanın) kıllı kolları kalıyor. Yani fındıkta serbest piyasa ekonomisi ve arz talep gibi kavramların anlamı aslında şu oluyor:

 

-Saldım çayıra, mevlam kayıra!

 

Fındık üreticisine gerçekten sahip çıkacak bir örgüt var mı?

Ziraat  Odalarına bakıyoruz; ya hükümetin, devletin, iktidarın arka bahçesi olmuş ya da fındık ihracatçısının, tüccarın ya da yerel elitlerin kuklası olmuş.

O makamlar (kimilerini tenzih ediyorum), kişisel reklam ve siyasi sıçrama tahtası olarak kullanılıyor. Odalarımızın ne yazık ki üreticinin fındığını değerine satabilmesi adına ürettikleri çözüm önerileri hep aynıdır.

 

"Ey üretici!

Fındığını pazara indirme!

Yatak odasında sakla!

Başucuna koy.  

Parça parça sat!

Emanete bırakma!"

 

İyi de arkadaş; o üreticinin kendisini ve ailesini kim nasıl finanse edecek?

 

****

Fransızların çiftçi eylemi bizim örgütlenmeye, kendi sosyal ve ekonomik haklarımızı alacak sistem ve yöntemlerden ne kadar uzak kaldığımız gösteriyor.

Yani asıl her şeye "Fransız kalan" biziz...