Her yıl olduğu gibi, Hünkar Hacı Bektaş Veli’yi Hakka yürüyüşünün 753. Yılında, 61. Ulusal, 35. Uluslararası Hacı Bektaş Veli Anma Törenleri ve Kültür Sanat Etkinlikleri kalabalık bir katılımcıyla düzenlendi. Hünkar Hacı Bektaş’ı anma etkinliğine siyasi partilerden, devlet erkanı ve halktan katılımlar olur. CHP Genel Başkan ve en üst düzeyde yönetim kadrolarıyla her yıl katılım sağlar.

Bu yılki anmanın kamuoyunda daha görünür hale gelmesinin nedeni günler öncesinden CHP 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Hacı Bektaş’a katılacağı ve orada siyasete dair ‘’önemli’’ mesajlar vereceği yönünde yoğun kampanya dikkatleri Hacı Bektaş’a daha fazla yöneltti.

Ve beklenen oldu, her konuşmacı hedef kitlesine göre istediği mesajları Hünkar Hacı Bektaş Veli üzerinden verdi…

Bazılarına göre iktidarı değiştirecek, Türkiye’yi yönetecek bazılarına göre ise parti içi iktidar mücadelesi veren kadrolar bir aradaydı! Bu konuda herkes satır arası verilen mesajlar üzerinden okumalar yapmaya çalışıyor.

Gelelim verilen mesajlar üzerinden esas hedefin ne olduğuna…

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, vefasızlıkla ilgili suçlamalardan rahatsız olmuş olmalı ki, konuşmasında ‘’vefanın başkenti Hacı Bektaş’tan bir ifadeyi tekrar etmekte benim için bir andı, bir ahtı ifade etmeme izin veriniz. Burada Cumhuriyet Halk Partisi’nin, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün iki büyük eserimden biridir dediği partinin genel başkanı olarak bulunuyorum. Hacı Bektaş’tan vefanın başkentinden tüm Türkiye’ye söylemek isterim ki bu partinin, ilk genel başkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e de tüm genel başkanlara da, benden önceki genel başkanı çok kıymetli Kemal Kılıçdaroğlu’na da vefamızı göstermenin en önemli yolu onların partisini iktidar yapmaktır. Hep birlikte bunu başaracağımıza ant içiyorum, ant içiyorum, ant içiyorum’’ diyerek yaptığı vefa tanımıyla…

Kuvvetli iktidar iddiası hedefiyle, iktidar olarak vefayı gerçekleştireceği mesajını vermesi, vefa eleştirisi yapanları tatmin eder mi bilinmez… genel başkanın iktidar andına ön sıradan yapılan ‘cılız’ alkışlar iktidara inanılmadığı için mi yoksa iktidar olunması istenmediği için mı ‘cılız’ kaldı…

Kemal Kılıçdaroğlu vermek istediği mesajları en sert, en anlamlı şekilde Hacı Bektaş üzerinden ‘’unutmayın Hacı Bektaş sadece ruhsal arınmayı değil toplumsal arınmanın da izdüşümüdür. İhaneti görenlerin, yarı yolda bırakanların, kötülüğe uğrayanların son sığınağıdır. Burası son kaledir. O sığınak ki arınarak çoğalanların ocağıdır. O sığınak ki onca acıyı ateşle kavurup yüreklere su serpen dirilenlerin ocağıdır’’ sözleriyle…

İhaneti gördüğünü, yarı yolda bırakıldığını, kötülüğe uğradığı mesajlarını mı vermek istedi!

Ekrem İmamoğlu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı aynı zamanda Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı olarak yaptığı konuşmada ‘’Hacı Bektaş Veli’nin yolu yolumuzdur. Bu yol bize birleşmeyi emreder. Bu yol bize bir olmayı, iri olmayı, diri olmayı emreder. Bu yol bize bu memleketin yurttaşımızın hiçbirini dışarıda bırakmamayı bu vatanın her karış toprağının eşit hissedarı olmayı emreder. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ndeki tüm yol arkadaşlarımızla 16 milyon İstanbul’uyla birlikte Hacıbektaş ilçemize hizmet etmenin onurunu yaşıyoruz’’ diyerek.

Bir olmak, bir arada olmak, memleketin, yurttaşın hiçbirini dışlamadan memlekete hizmet etme mesajlarını vermesi...

CHP’deki üç önemli siyasi aktörün Hünkar Hacı Bektaş üzerinden verdikleri bu önemli mesajları kamuoyu tartışıyor, değerlendiriyor. CHP’yi iktidara taşımak için bir araya gelmiş siyasi aktörler olarak mı yoksa parti içi iktidar olma mücadelesi olarak mı görecek…

İktidar uygulamalarının toplumun üzerine karabasan gibi çöktüğü, anayasanın ve AYM kararlarının yok sayıldığı, TBMM’de yumrukların konuştuğu, kanın döküldüğü, kitlelerin ruhsal ve sosyal çöküntü yaşadığı, iktidar değişikliğinin en çok istendiği bir süreçte CHP, kişisel menfaatlerini düşünenlerin mi, toplumsal çıkarlar için mücadele verenlerin partisi kimliğine mi kavuşacak?