2000’lerde popüler olan şeylerden biri de günlük tarzında yazılan kitaplardı. Birçoğumuzun çocukluk ya da gençlik hüznü olan, okuyan herkesi göz yaşlarına boğan o meşhur kitap da bunlardan biriydi: Mavi Saçlı Kız
Adıyla, kitap kapağıyla dikkat çeken bu kitap bir neslin elinden düşmemiş; gözlerde yaş, yüreklerde burukluk hissetmesine neden olmuştu.
Karanlıkta parlayabilmek
Lösemiyle mücadele ettiği hayat hikayesini kendi kaleminden anlatan Burçak Çerezcioğlu sadece hatalığını değil; umudu, mücadeleyi, azmi ve yaşamın tüm acı-tatlı hatıralarını buluşturuyor bizlerle. Bir genç kızın hikayesi bu. Sürekli kavga ettiği ablalarının, hoşlandığı çocukların, her daim yanında olan ailesinin, hayallerinin, hastane koridorlarının hikayesi…
Yan yana yürümek
Vücudundaki ağrılara önce psikolojik denilmesi, ardından yanlış teşhis konulması neticesinde lösemi ile tanışır Burçak, bizleri de tanıştırır. 1900’lü yıllarda yaşanan, 2000’li yıllarda okunan bu kitabın okuyucuları Burçakla öğrenir lösemi nedir diye. Almanya’da alınan kemoterapi tedavisine, adına düzenlenen kampanyalara, ailesinin ve dostlarının desteklerine şahit olup hayallerine ortak oluruz bu kitapta. Onunla Amerika’ya gidip, mutluluğuna dahil olur, onunla âşık olup onunla üzülürüz kimi zaman da.
Mavi bir hatıra
Öğrenilecek çok şey var Burçak’tan. Hayat ipini sımsıkı tuttu hep. Her satırda hayatın, anın değerini ve kıymetini yaşattı bizlere. Yaşamın kıyısında bakarken bile tattırdı bize anı, anıları. Samimiyeti, içtenliği gösterdi bize her cümlesinde, öyle sevdik onu.
Burçak 11 Mayıs 1995’te, on altıncı doğum gününe dört gün kala mavi saçlarıyla ayrılır aramızdan. Hala hatırlıyoruz onu tüm güzellikleriyle. Ve mavi saçlarıyla…