TBMM’de bütçe görüşmeleri devam ederken yine gelen acı haberle yüreklere; damsız, boyasız, kerpiç tek katlı yoksul 12 eve ateş düştü. İktidar mensuplarından birileri ‘’onların görevi ölmek, onun için para alıyorlar’’ diye düşünebilirler. Milli Savunma Bakanlığı ilk olarak ‘’Irak’ın kuzeyinde, 22 Aralık 2023 tarihinde bölücü terör mensupları tarafından yapılan saldırı ve akabinde sağlanan temasta yaralanan 4 kahraman silah arkadaşımızdan 3’ü tüm müdahalelere rağmen şehit olmuştur’’ diye açıklama yaptı.

Görüldüğü gibi bir müphemiyet, bir bilinmezlik var önce 3 şehit, sonra 6 şehit ve akabinde 12 vatan evladımızın şehit olduğu haberi kamuoyuna duyuruldu.

Doğal olarak hemen siyasetçilerden ‘ruhsuz, samimiyetsiz’ taziye mesaj yarışı başladı! Siyasetçinin öncelikli görevi terörün önlenmesi için kalıcı çözüm üretmek olmalıdır; taziye yarışı değil. Acı acı gibi yaşanmalı, hiçbir siyasi ‘benim dışımda’ bu acıyı başkası yaşayamaz ‘sen şehit cenazesine gelmeyi hak etmiyorsun’ muamelesi yapamaz; CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e Manisa’da yapıldığı gibi

O da yetmedi bugüne kadar sayısız kez yapıldığı gibi Meclis’te partiler arasında ortak bildiri imzalama yarışı... İmza attın atmadın suçlamaları… Bu ve benzeri olağanüstü durumlarda Meclis’in ‘acıda, kederde’ ortaklaşması elbette önemlidir de; bunlar olağanlaşmışsa, sürekli yaşanır hale gelmişse ortada daha büyük sorun var demektir.

21 yıldır ülkeyi tek başına yöneten iktidar döneminde artan terör olaylarının her defasında Meclis’te ortak bildiri ihtiyacı hasıl olmuş çoğu zaman HDP/DEM Partisi hariç Meclis’te grubu bulunan partiler ortak metne imza atmıştır. 13 Şubat 2021’de PKK’nın elindeki rehineleri kurtarmak için Gara’da TSK tarafından düzenlenen operasyonda 16 askerimizin hayatını kaybetmesi sonrası İYİ Parti benzer gerekçelerle; sorumlular hesap vermeli diyerek, imza atmamış. Dönemin sorumluları İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar hem Kemal Kılıçdaroğlu’nu hem Meral Akşener’i özel olarak ziyaret ederek bilgilendirdikten, TBMM genel kurulunda Meclis’e bilgi verdikten sonra ortak metin imza altına alınmıştır.

Olay aynı, şehit sayısı aynı bu sefer İYİP bunlara gerek duymadan ortak metne imza atmayı tercih ederek, CHP’yi suçlamayı, nedense CHP’den ayrışarak, AKP’ye yaklaşmayı tercih etmiştir!

CHP Genel Başkan Özgür Özel ve üç grup başkanının imzasıyla terörü kınayan, lanetleyen bildirisinde ‘’TBMM’nin hiç zaman kaybetmeden derhal bir kapalı oturum yapması ve Milli Savunma Bakanı’nın Gazi Meclis’e gelerek milletvekillerini bilgilendirmesi zorunludur. Ancak bu oturum sonrasında bölgeden ve gelişmelerden kapsamlı ve doğru şekilde bilgi alan siyasi parti gruplarının ortak bir metin çalışması yapabileceğini düşünüyoruz… Terörün hedeflerine ulaşmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Türkiye’nin bağımsızlığı ve bütünlüğü için mücadelemiz kararlılıkla sürdüreceğiz.’’ Açıklamasıyla bildiri yayımlamayı tercih etmiştir.

Bunun üzerine AKP, İYİP sözcüleri kendilerini ‘vatansever’ olarak ilan edip CHP’yi teröre sahip çıktığı yönünde suçlayıcı ifadelerle yüklenmişler. Tabi hemen iktidar trolleri de devreye girerek ‘vatan, millet’ hamaset paylaşımları yapmaktadırlar. CHP’yi terörize eden anlayış AKP’nin PKK ve unsurlarıyla kol kolalığını göz ardı etmiş, verilen tavizleri unutmuş gibi yapmaktadır.

Uzun yıllardır ülkenin en yakıcı sorunu ‘ayrılıkçılığı’ savunan bölücü terör saldırılarıdır. Bu uzun sürenin 21 yılı da terör saldırılarının olağanlaştığı AKP iktidar dönemidir. AKP konjonktürel olarak terörle sözde ‘barış süreci, açılım süreci’ adı altında ilişki kurmaktan kaçınmamıştır. Terörle ne zaman ilişki kurulacağını ne zaman cephe alınacağını, karşı durulacağına AKP karar veriyor. Zaman geliyor iktidar tarafından Abdullah Öcalan’a ‘bebek katili, terör elebaşı’ denmesi istenmiyor.

Esas olarak sorulması gereken soru şu değil mi? Her terör saldırısı sonrası tüm partilerin arkasına hizalanmasını isteyen AKP iktidarı terörle ortak mücadele yöntemi belirlemede, mücadelenin nasıl yapılması gerektiği yönünde muhalefetten veya TBMM’den ortak bir mücadele kararı aradı mı veya bu konularda TBMM’yi hiç bilgilendirdi mi?

Suçlamak değil elbette ama neden bu terör olayları hep seçimler yaklaştıkça, seçim süreçlerinde artış gösteriyor! İktidar seçim süreçlerinde terörle mücadeleyi ihmal mi ediyor yoksa terör örgütlerinin aklına seçim süreçlerinde saldırı yapmak mı geliyor; neden acaba?

Neden görevi terörü önlemek olan AKP her seçim döneminde şehit cenazelerini siyasi mecraya dönüştürüp insanları ‘açlıkla vatan’ tercihine mahkum bırakıyor!

CHP bu tavrıyla büyük bir risk almıştır. İktidar ve tüm unsurları bunun üzerinden kampanya yürütecektir; CHP tavrını, meramını daha net ifadelerle, teröre karşı duruşunu daha iyi anlatmalıdır.