Eee, artık Deniz Baykal’a da hükümette yer açmak gerekiyor.
Bakanlık mı olur, başbakan yardımcılığı mı, bakan yardımcılığı mı, her neyse.
Bunu fazlasıyla hak etti. Tuğrul Türkeş’ten ne eksiği var? Hatta fazlası var.
Türkeş seçimlerden önce MHP’de iken RTE iktidarını eleştirmiş, silah taşıyan Mit tır’ları için, “ O tır’lar vallahi de billahi de Bayırbucak Türkmenlerine gitmiyordu” bile demişti. Sonra onu MHP’den aldılar, hoop RTE’nin bakanlığına tayin ettiler.
Oysa Baykal ondan daha sadakatli. Hiç saygıda kusur etmedi. Türkeş gibi aleyhte konuşması olmadı.Tam tersine, vakti zamanında RTE’nin başbakan olması için de elinden geleni yaptı. Sonunda başardı da.
Şimdi , AKP’lilerden, MHP’lilerden daha çok katkı sunuyor RTE’ye ve Davutoğlu’na.
Hem de gizlemeden, açık, açık.
Çok izlenen TV kanalında gürledi.
Türkiye’nin Suriye topraklarını bombalamasını RTE’den, Davutoğlu’ndan daha cesaretle savundu.
“ Halep Sünni İslam kentidir. Bu kent Esad’ın himayesine teslim edilemez. Olay Şii kuşatmasıdır. Bombalama Türkiye’nin hakkıdır.”
Bu adam Başbakan yardımcılığı, dış işleri bakanlığı yapmış bir kişi.
Türkiye , egemen bir devletin, bir başka ülkenin topraklarını bombalıyor.
Bu durumu savunabiliyor.
Hem de dini gerekçelerle. Halep Sünni İslam kentiymiş. Esad’ın himayesine terk edilemezmiş.
Bir; Halep zaten Esad’ın yönetimde olduğu Suriye’nin bir kenti’dir. O ülkenin sınırları içerisindedir. Sana ne? Kimin toprağını, kentini kime veriyorsun?
İki; Sünni islamı savunmak sana mı kaldı. Laik bir ülkede, Laikliği savunan bir partinin genel başkanlığını yapmış olmaktan da mı utanmıyorsun, bu sözleri söylerken.
Ancak, bu kişiyi bilenler için bu sözleri duymak çok ta şaşırtıcı değil.
CHP Genel Başkanı iken, partisinin bir kurultayından sonra, “ Parti yönetimini Alevilerden ve Kürtlerden temizledik, kurtardık” diyen kahraman da aynı kişiydi.
RTE ve iktidarı, PYD den yola çıkarak Suriye topraklarını bombalamayı kendine hak görüyor.
Çünkü, İşid zor durumda. Geriletilmiş. O bölgeden çıkartılmış durumda. İşid’in yardımına koşmak, rahatlatmak gerekiyor.
O kadar silah, mühimmat, eleman desteği, yaralılarının Türkiye’deki hastanelerde tedavi edilmesi gibi hizmetler boşa mı gitsin.
Yani bizim yöneticiler herkese, dünyaya, “İşid’i size yedirmeyiz” demek istiyor.
Ancak Baykal,”bombalama doğrudur, bu savaş ilanı değildir” diyebiliyor.
Hem de RTE’den, Başbakandan önce söylüyor.
Onlar bile henüz bu tonda bir cümle kurmadılar.
Baykal ekledi, “CHP yönetimi partiyi HDP çizgisine taşıyor.” (Oysa ne güzel, geçmişte partisini Alevilerden, Kürtlerden temizlemişti”
CHP için aynı cümleleri RTE ve Davutoğlu da defalarca söyledi.
Ne kadar da uyumlular, görüyor musunuz?
Yok, yok, Baykal hükümette bir koltuk hak etti. Hem de MHP’li Türkeş’ten daha büyük hizmet vererek hak etti.
Bu arada savaş kışkırtıcılığını görev edinen hükümet medyası, yani yanaşma basın da işini iştahla yerine getiriyor.
Obüs’ler YPG’yi vuruyormuş, Esad gününü görecekmiş.
Savaş savunuluyor. Hem de hararetle.
Onlar için en büyük tehlike barış.
Önümüzdeki günlerde krokilerle şu bilgiler, birinci sayfada yer alacaktır.
Türkiye’nin ve Suriye’nin, Asker, Uçak, Tank, füze sayıları çizilen fotoğraflarla yazılacak.
Tabii ki Türkiye’nin silah, asker üstünlüğü vurgulanacak.
Mehmetçiğin Şam’a kaç saatte varacağı yazılacak.
Ya ölecek gençler, tabutlarda gelecek şehitler?
Onlar önemli değil. Önemli olan, RTE’nin, hükümetinin, Türkeş’in, Baykal’ın iktidarının ve yol arkadaşlığının devam etmesi.
Sünni İslam adına zafer kazanılması.