İçe dönük, introvert bireylerin sakinlikleri neden depresyon olarak algılanıyor? Her şeyi uçlarda yaşamamak, akışın üzerinde davranışlar sergilememek neden hastalık belirtisi olarak kabul ediliyor? Kendi içinle barışmak o kadar da kötü mü?

2022 Güney Kore yapımı My Liberation Notes (Kurtuluş Notlarım), çıkmaz hayatlarından kaçmak isteyen üç kardeşin ve gizemli bir yabancının hikâyesini anlatıyor.

Yaşamın sakin gerçekliği

Üç kardeşten biri, introvert bir kız olan Yeom Mi Jung, dizinin ana karakteri. İçe dönük, rutinlerine bağlı, hayattan beklentileri düşük olan Mi Jung, köydeki yabancıyla kurduğu ‘iletişim’ ile yeni bir hayat yolculuğuna başlar.

Dışarıdan depresyon gibi gözüken ama aslında dingin ve sakin olan bu hayat, aslında Mi Jung’un gerçekliği; belki de terapisi. Aile sofrasında hızlı hızlı yemek yemesi, iş yerinde yaşadığı mobingler, toplu taşıma kullanırken yaşadığı iç monologlar, diğer insanlarla geçinme çabası aslında hepimizin gerçekliği.

Kendime bir mola

Dışa dönük veya içe dönük, hepimiz bir özel alana, izolasyona ihtiyaç duyuyoruz. Gün içindeki yaşadığımız geçinme çabaları, duygusal yaralarımız, zihinde dolaşan diğer tüm düşünceler bizi buna itiyor ya da biz bunu tercih ediyoruz. Bazen Yeom Mi Jung gibi bir yabancıya bazen de kendimize sarıyoruz tüm gerçekliğin ortasında. Bir yaraya gerek duymadan yapıyoruz tüm bunları.

Abartıya yer yok

Absürtlüğün yoğun olduğu birçok Kore dizisine kıyasla gerçekçi, sıcak, içimizden biri olan bir dizi. Kusursuz vücutların ve hayatların olmadığını, her şeyin mükemmel olmadığını gösteren bu dizide hayatın şişirilmiş abartıları da yok. Yaşamın içinden herkes ve her şey…

Karakterlerin psikolojilerini ve duygusal dünyalarını detaylı bir şekilde işleyerek izleyiciyi kendine çeken My Liberation Notes herkese hitap etmiyor elbette; hızlı tempolu dizilere alışkın olanlar için alışılmadık ve ağır gelebilir. Ancak dizi, karakterlerin iç dünyalarına inerek derin bir deneyim hazzı sağlıyor. Ayrıca dizi, sadece Güney Kore'ye özgü değil, tüm dünyadaki insanların ortak sorunlarına ve duygularına hitap ediyor.

Kimiz biz?

Bir yerlere koşmaya, yetişmeye çalışıyoruz her gün. Görevlerimizi, sorumluklarımızı halletmeye çalışıyoruz etraftaki kalabalığın ve içimizdeki yalnızlığın ortasında. Düşünecek vakti bir minibüste ya da sandalyede buluyoruz. Yaşadıklarımız, hayallerimiz ve hatta benliğimiz; kimiz biz?

Mi Jung’un da dediği gibi: İnsanları her zaman korkuluklara benzetirim, gerçekte ne olduklarını bilmezler, sadece olmaları gerektiği gibi davranırlar.