TÜİK "ekonomik büyüme rakamlarını" açıkladı. 2018 yılı ilk çeyreğinde büyüme oranının, yüzde 7,4 olarak gerçekleştiği ifade ediliyor. Rakam gerçekten müthiş.
Öncelikle "büyüme nedir" sorusuna cevap vermeliyiz.
"Üretilen mal ve hizmetlerde, dönemsel olarak meydana gelen artış" ekonomik büyüme oranı ile ölçülüyor. Demek ki, üretilen mal ve hizmetlerde artış var. Kimilerinin dediği gibi "işler öyle kötü" gitmiyor.
8 Haziran günü yazdığım "Üretim Sevdası" başlıklı makale nedeniyle "Hoca kömür makarna almış" diye suçlandım. Aradan 4 gün geçti, rakamlar "Türkiye'de üretimde sorun olmadığını" doğruluyor.
Sanayi üretimindeki, dönemsel artış yüzde 8,8 olarak gerçekleşti. Hizmetler sektöründe ise yüzde 10 olarak gerçekleşti. Konut dışı inşaat, büyümeye halen destek veriyor. Tarımsal üretimde de artış var.
Sorun bölüşümden kaynaklanıyor. Ekonomik büyümden doğan katma değer, halka gecikme ile yansır. Bu ekonomik bir kuraldır. Büyümenin yarattığı katma değer önce, müteşebbise kar olarak gider. Devlet vasıtalı vergiler kanalıyla payını alır.
Müteşebbisin kar etmesi ekonomi için pozitif sonuçlar getirir. Bankalar borcunu öder. Tahsili imkânsız krediler oranı düşer. Bankaların kaldıraç gücü artar. Müteşebbis "ruhu gereği" duramaz. Yeni yatırımlara başlar. Yeni yatırım sayesinde istihdam artar.
Geçen yıl gerçekleşen büyüme sayesinde 1.380.000 kişiye istihdam yaratıldı. Bu yıl ilk çeyrekteki büyümenin de istihdam artışı yarattığı ifade ediliyor.
Eksik istihdam (işsizlik) olan bir ekonomide ücretler kolay artmaz. Fakat istihdam edilen işçi sayısı arttığı için, hâsıla içerisinde ücretli kesime ödenen miktar artar.
Hâsıla içerisinde ücretli kesimin payının artmasına rağmen, mevcut çalışanlar büyümeden istifade edemiyor. Büyümeden gelen katma değer, gecikme ile halka yansıyor. Bu yansıma 6 ile 12 ay arasında değişiyor.
Büyümden vasıtalı vergiler ile anında pay alan Devlet, sosyal güvenlik harcamaları ile "bölüşümdeki adaletsizliği" gidermesi gerekiyor.