CHP’nin 7’nci genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, genel başkanlığının 13’ncü yılında aday olduğu ‘tarihi’ Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybetti. Çok uzun süre öncesinden oluşturulan altılı masa ittifakıyla, kazanmaya dönük büyük umutların beslendiği seçimin kaybından sonra ‘’aynı şeyleri tekrar ederek farklı sonuç beklenemez’’ diyerek Ekrem İmamoğlu’nun başlattığı ‘’değişim süreci’’nin ‘’değişim’’le sonuçlanmasına Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibinin hazırlıklı olmadığı, kaybetmeye dönük ‘’B’’ planlarının olmadığı anlaşılmaktadır!

‘’B’’ planları olmadığı gibi 31 Mart yerel seçimlerinde de CHP’nin 47 yıl sonra birinci parti olması, AKP’nin 22 yıl sonra ilk kez ikinci olması ve bu kadar fazla belediyenin kazanılması da beklenmiyormuş!

Ekrem İmamoğlu’nun desteğini alarak CHP Genel Başkanlığını kazanan Özgür Özel 31 Mart Yerel seçimlerinde tarihi bir başarı elde etmiştir. Bu tarihi başarıdan sonra kamuoyunda CHP’nin iktidar olma umutları artmış, olmaz denilenin aksine CHP’nin AKP’nin önünde birinci olabileceği görülmüştür. Seçimlerden sonra farklı anket firmalarının yaptığı tüm anketlerde CHP, AKP’nin 3 ila 7 puan önünde çıkmaktadır.

AKP seçim kaybetmez algısı yerel seçimlerle birlikte çökmüştür…

Lakin ‘’ağacın kurdu içinde olur’’ dendiği gibi…

Bir taraftan erken başlayan Ekrem İmamoğlu’mu Mansur Yavaş’ mı veya Özgür Özel’ mi kimin cumhurbaşkanı adayı olacağı tartışmalarının yoğun olarak yapıldığı bir süreçte, Tüzük Kurultayı’nın seçimli olabilir tartışmaları da Kemal Kılıçdaroğlu çevrelerince başlatılmıştır.

6-9 Eylül tarihleri arasında yapılacak olan kurultay kararını CHP Genel Başkanı Özgür Özel aldığı için kurultay delegelerinin istemesi halinde, yarıdan bir fazlasının imzasıyla seçimli hale dönüşebilir; genel başkanlık ve PM seçimleri yapılabilir.

Kemal Kılıçdaroğlu Ekol TV’de Armağan Çağlayan’ın programında ‘’tekrar genel başkanlığa aday’’ mısınız sorusuna, ‘’ben hiçbir zaman adayım demedim, delegeler isterse elbette göreve hazırım’’ deyince CHP kulisleri biranda hareketlendi!

Kılıçdaroğlu’nun ‘’geri dönmesi’’ni isteyen yakın çevresi bunu sosyal medyada kampanyaya dönüştürdü. Bu yöndeki en temel argümanları ise Kılıçdaroğlu’na ‘’ihanet’’ edildiği ‘’haksızlığa’’ uğradığı ve haksızlığın giderilmesi gerektiği yönünde.

CHP delegeleri 4-5 Kasım 2023’te yapılan 38. CHP Olağan Kurultayında özgür iradeleriyle kararlarını vermişler, Kemal Kılıçdaroğlu karşısında Özgür Özel’i CHP’nin 8. Genel Başkanı seçmişlerdir. Kurultay iradesinin üzerinde başka bir irade olmadığına göre…

CHP delegeleri 37 yıl sonra partilerinin birinci olmasından, yenilmez denilen AKP’yi yenmelerinden, iktidar olma umutlarının her geçen gün artmasından memnun değil mi ki aday arayışı içine girsinler!

CHP’DE VİSKİCİLER Mİ VARDI?

Kemal Kılıçdaroğlu, gazeteci Fatih Altaylının kendisine yönelik sert eleştirilerine cevap verirken kullandığı bir cümle CHP’lileri ciddi anlamda rahatsız etmiştir. Kılıçdaroğlu ‘’Ben, bu partiyi senin gibi ‘elinde viski kadehleriyle partime yön veren’ alçakların elinden aldım ve halkın partisi yaptım’’ ifadeleri kendisinden önceki dönemleri ağır töhmet altında bırakmıştır.

Bu ifadelerden de anlaşılacağı gibi Kemal Bey öncesi CHP ‘’viski’’ciler tarafından yön verilen, haktan uzak bir partiymiş gibi algılanmasına yol açmaktadır. Kim ne içerse içsin, herkesin özel tercihi olması gerekirken yenilenler ve içilenler üzerinden CHP’nin tanımlanıyor olması öncelikle CHP’nin kurumsal yapısına büyük haksızlıktır.

Kaldı ki, Kemal Kılıçdaroğlu önce İş Bankası Yönetim Kurulu üyesi ve 2002’den itibaren PM üyesi, MYK üyesi, milletvekili, grup başkanvekili, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı gibi en sorumlu görevlerdedir. Sorumluluk taşıdığı sürede partiye ‘’viski’’ciler tarafından yön veriliyorduysa; yön veriliyor olmasına herhangi bir itirazı olmuş mudur? Olmamışsa ‘’viski’’cilerin ‘’yön vermesine’’ sessiz mi kalmıştır?

2014 yılında Bodrum’dan paylaşılan bir fotoğrafla kamuoyunun bildiği ‘viski’ ci Kemal Bey döneminde partiye getirilerek milletvekili yapılan, son seçimlerde de AKP Muğla Büyükşehir Belediye Başkan adayı olan Aydın Ayaydın’dır…

CHP kurucu lideri büyük Atatürk tarafından kurulduğundan bugüne, CHP’de görev üstlenen lider ve yönetim kadroları daime Atatürk ilkelerine ve cumhuriyet değerlerine bağlı olarak halkın çıkarlarını gerçekleştirmek amacıyla görev yapmışlardır. CHP her zaman içeriden ve dışarıdan yönlendirilmek, teslim alınmak istenmiştir. CHP hiçbir zaman ne içeriden ne de dışarıdan yönlendirilen, kontrol edilebilen bir parti olmamıştır.

CHP kuruluşundan beri daima halkın partisi olmuş ve halka hizmet etmek için mücadele etmiştir.

CHP 22 yıl sonra AKP’yi yenmiş iktidara doğru yükselirken iç tartışmaları bırakması, parti içi iktidar mücadelesi yerine, iktidar olma yolunda kenetlenmesi gerekirken bu tartışmalar anlamsızdır.