Para miktarı arttığı zaman paranın değeri düşer. Ekonomide bu kurala paranın miktar teorisi deniliyor. Reel ekonomide teoriler doğruluğunu sürdürüyor. Finans kesiminde ise bir süre spekülasyon egemen. Ancak, reel ekonomi uzun dönemde ekonomik yasaları işletiyor.
2008 yılında, tedavülde 800 milyar dolar bulunuyordu. Kriz bahane edilerek 2014 yılına kadar piyasaya 3,7 trilyon dolar daha sürüldü. Piyasadaki doların neredeyse beş misline yakın para miktarındaki artış "doların değerinin düşmesine" neden olmalıydı. Tam tersi oldu. 2008 lerde 1.40 seviyelerindeki Euro/Dolar kuru bu gün 1.10 lar civarInda seyrediyor.Bu durum ekonomi teorisi ile bağdaşmıyor.
Finans kesimi suni yöntemler ile doları değerli tutmaya çalışıyor. Ancak, uluslar arası piyasaya sürülen dolar bir gün ABD ekonomisine dönecek ve parasal talep yaratacaktır. Parasal talebin şimdilik yüzde 2 lerde seyreden dolar enflasyonunu çok daha yukarılara çıkarması kaçınılmaz olacaktır.
Süni yöntemlerin başında Fed'in faiz artıracağına ilişkin söylemi var. Ancak iki yıldan beri FED faiz artırmamak için bahaneler uyduruyor. Eylülde faiz artırılmasına şimdiden IMF Başkanı karşı çıkıyor. Sanki IMF Fed'den bağımsız bir kurum imiş gibi.
Fed faiz artırmaz. Artırsa bile çok düsük oranlı artırabilir. Zira Fed kar amaçlı çalışan özel bir şirkettir. Bu şirket dolar basarak piyasadan Amerikan Tahvili satın aldı. Eğer faizleri yükseltir ise bu tahvillerin değeri düşer ve Fed zarar eder.
Şimdilik " faiz artıracağım" söylemi ile doları değerli tutmaya devam ediyor. Ancak uzun dönemde reel ekonomik etkenler doların değerini aşırı şekilde düşürecektir.