Bir parça ekonomi kitabı okuyan, iktisatçı olduğunu zannediyor. En kötüsü, ekonomi konusunda bilgisi olmayanlar dahi, iktsadi konularda ahkam kesiyor.
Üzerinde en çok tartışılan konu Cari Açık. Ülke cari açık veriyor. Bu açıgı gerekçe gösteren muhalif yazarlar, Türkiye'nin batış seneryosunu yazıyor. Yazıları iyice incelendiği zaman, zatı muhteremin ekonomiden haberi dahi olmadığı anlaşılıyor. En başta "Cari Açık nedir" bilmiyor.
Cari Açık, Odemeler Dengesi Blançosunda "olağan döviz giriş ve çıkışlarını gösteren hesabın negatif" sonucudur. Bu negatif değer, ödemeler dengesinin sermaye ve transfer kalemleri ile finanse edilmez ise oluşmaz.
Demek ki, Cari Açık "oluşmuş=sonlanmış=expose" bir durumun ifadesidir. Yani finanse edilmiştir. Finanse edildiği için, cari açık göstergeden ibarettir.
Bazı ekonomistler, cari açık var diye, kıyamet senaryosu yazıyor.
Sebebi belli. Siyasi ve ekonomik sonuç elde etmek. Ekonomide panik havası estirmek. Rasyonel beklentileri etkilemek. Kötümser havanın yaratacağı kur haraketlerinden istifade etmek.
Kötümser sonuç elde etmenin ekonomik tabanı var. Kişi, aile, ülke ürettiğinden daha fazlasını tüketemez. Tüketir ise borçlanmak zorundadır. Uretilenden daha çök tüketilmesi nedeniyle cari açık veriliyor. Cari acık tutarı kadar borçlanmak mecburiyeti doğuyor. Bu kuralı, Türkiye açısından irdeleyelim;
2002 yılı ile 2017 yılları arasındaki Cari Açıkları toplayalım. Dünya Bankası Rakamları en sağlam dayanak. 15 yıllık Cari açık toplamı 696 milyar doları buluyor. Aynı dönemde, Türkiye'nin dış borcu 285 milyar dolar artmış. Türkiye'nin dış borcu, 15 yıllık cari açık toplamı olan 696 milyar dolardan, 411 milyar dolar daha az artmış.
İktisatçıların bu sonuca cevap bulmadan, Cari Açık tartışmasına girmemesi gerekiyor.
Bana göre cevap çok basit. Türkiye'nin cari açığı, klasik prensiplere göre işlemiyor. Çünkü, ithalat üretim ve ihracat amacıyla yapılıyor. Sanayi üretimi stoksuz yapılamaz. Klasik cari açık hesabında, imalat amacıyla yapılan ithal stokları tüketilmiş gibi hesaba katılıyor.
Ayrıca Türkiye'nin cari açığı, devlet tarafından finanse edilmiyor. Zira devletin dış borcu, 15 yılda hiç artmamış. Cari açığı "özel sektör kendisi" finanse ediyor. On beş yılda ortaya çıkan cari açık farkına tekabül eden 411 milyar dolar, bu gerçeği açıkça gösteriyor.
Türkiye'de cari açığı özel sektör yaratıyor. Yarattığı açığı borçlanarak karşılıyor. Bir süre sonra, borçlar borçlu şirketin sermayesine ilave ediliyor.
Ödemeler dengesi blançosu prensibine göre "cari açıkdan" doğan borçlar "doğrudan sermayeye" dönüşüyor. Süreç dinamik ve devam ediyor.
Türkiye cari açıktan korkmamalıdır. Zira, cari açık sermaye girişine açık kapı görevi üstleniyor. Bu nedenle, finanse edildiği sürece cari açık, sorun oluşturmuyor.
Şinasi Kara