Gelen fırça attı, giden laf çaktı. Pişmiş aşa su kattılar. Az kalsın astarı yüzünden pahalıya patlıyordu.
Neyse bitti de rezil olmaktan kurtardık.
G-20 toplantılarında özellikle iki lider hayatının hatasını yaptı. Tabii ki bunlar bir köşeye yazıldı.
Bunlardan ilki Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin. Bu adam; “Cihatçı örgüt IŞİD, dış ülkelerden destek alıyor. IŞİD’e destek verenler arasında bugün G-20 zirvesine katılan ülkeler var” diyerek Türkiye’yi işaret etti.
Eyy Putin, bunu yapmayacaktın. Sen bunu söyleyip, bizi suçlayarak Esad’a destek verdiğinin farkında mısın? Demek sen Türkiye’nin kalkınmasına, dünya yıldızı olmasına karşısın?
Hem gelmişsin Antalyalara, seni yedirmiş, içirmiş yatırmışız. Misafir etmişiz. Hem de kalkıp ev sahibine laf çakıyorsun.
Sen lafı dolandırma. Sözü MİT tırlarına getiriyorsun ama bir kere bizim MİT tırları Bayırbucak Türkmenlerine yardım götürüyordu. Bunu kaç defa söyledik. Haa, Kimi Türkmen sözcüleri “Bize yardım gelmedi” gibi laflar etmedi mi etti, ama onlar zaten vatan haini, milli irade düşmanı kişilerdi. Sen ki, Rusya gibi bir devletin başkanısın, gidip bunların peşine takılıyorsun, olacak şey mi?
Neyse bunun hesabı bir gün sorulur.
İkinci yanlışı yapan kişi ABD Başkanı Obama oldu.
O da kalktı, bizim Saray Başkan’ının Suriye için ısrarla savunduğu, ”Uçuşa yasak bölge, güvenli bölge oluşturalım” tezine karşı çıktı. “Böyle şey olmaz “ dedi.
Eyy Obama, sen de bunu unutma. Başkanımızın en iyi reklam-tanıtım toplantısının içine etmeye ne hakkın var. Böyle konuşursan, bizim iktidara muhalif saflarda yerini almış olursun. Bunun da hesabı sorulur.
Sen başkan seçildiğinde biz senin aleyhine bir laf ettik mi? Üstelik sen seçildiğinde Müslüman kökenlidir diye burada davullar çaldırdık. Hatta Urfa’da esnaf “Obama Kebapçısı” tabelaları bile astılar. Utan utan. Vefa diye bir şey var.
Sizin suçunuz bir değil, beş değil. Senin Başkan Yardımcın Joe Biden denen adam, Türkiye’nin IŞİD terör örgütüne para ve tonlarca silah yardımı yaptığını açıklamaktan çekinmedi. Dostluk, müttefiklik böyle mi olur?
Bunları unutur muyuz sanıyorsun?
Ayrıca ne Putin ne sen çok da böbürlenmeyin.
Bir kere bizim sarayımız sizinkinden büyük. Hatta ikinizinkini toplayın bizimki kadar etmez.
Sizin kaç odanız var, sıkıyorsa onu söyleyin. Külliyeniz bile yok.
Neyse bunlar bir kenara yazıldı.
Ben asıl başka bir konuya değinmek istiyordum.
Birden aklıma Mısır’ın eski devlet Başkanı Enver Sedat geldi.
Sedat, 1981 yılında, Mısır’ın bağımsızlık bayramı kutlamalarında, meydanda yapılan tören sırasında, önünden geçen askeri araçlardan kendi askerlerinin açtığı ateş sonucu öldürülmüştü.
Törende, şeref tribünü önünden geçen askeri konvoy içinden önce el bombaları atıldı, sonra otomatik silahlarla protokol tribünü tarandı. Çok sayıda üst düzey görevli öldürüldü. Hem de kendi askerleri tarafından.
Enver Sedat’ın bedeninden 72 kurşun çıkmıştı.
Hay Allah bende nelerden söz ediyorum. Ağzımdan yel alsın. Ne alaka şimdi?
Bütün bunlar şuradan aklıma geldi;
Hani daha 20 gün önce 29 ekim Cumhuriyet Bayramı kutlandı. Esas tören her zamanki gibi, Ankara’da hipodrom meydanında yapıldı.
Cumhurbaşkanı, başbakan ve üst düzey protokol katıldı.
Bu sene ilk kez cumhuriyet bayramında, zırhlı araçlar, silahlı askeri birlikler geçiş yapmadı. Bu uygulamaya son verildi.
Bence iyi de oldu.
Hani ya benzer bir çılgınlık yapılır da, o silahları taşıyanlar, askeri konvoydakiler, namluları şeref tribününe çevirip ateş etmeye kalksalar, ayıkla pirincin taşını. Ülke ne hale gelirdi.
Aman daha neler? Demeyin.
Mısır’da adamın aklına gelen, buradakinin aklına gelmez mi?
Allah korudu.
Ayrıca bizimkilerin bir bildiği var ki bu uygulamaya son verdiler.
Yıllardır, suikast korkusu, ihtimali birinci ağızdan hep söylenmiyor mu?