İnanç sistemleri ile ekonomik gelişmişlik arasında, ters ekonomik korelasyon var. Toplumlar zenginleştikçe inanç sistemi zayıflıyor. Fakir toplumlarda ise inanç sistemi yükseliyor.
Yapılan araştırmada üç farklı ülkedeki sonuçlar tespit edilmiş;
Almanya, Türkiye ve Afganistan arasındaki ekonomik gelişmişlik seviyeleri keskin çizgiler ile ayrışıyor.
-Almanya bilgi toplumuna geçmeye çalışıyor.
-Türkiye ileri sanayi toplumu olmaya çalışıyor.
-Afganistan tarım toplumu.
Üç ülkedeki inanç sistemi ölçümlendiği zaman, Afganistan'ın birinci, Türkiye'nin ikinci, Almanya'nın ise üçüncü derecede inanç sisteminin etkisinde kaldığı anlaşılıyor.
Ülkeler arasındaki en önemli sorun dini dogmalar ile bilimsel bilgi arasındaki çatışmadan kaynaklanıyor.
Türkiye'yi ele alalım;
-Cüppeli, sakallı din satan bir hoca "iyi ki okumadım" diyor. Her hastalık için muska yazıyor. Kendisi hasta olduğu zaman en modern teknolojiler ile donatılmış ve en iyi eğitimi almış doktorların bulunduğu hastaneyi seçiyor.
- Siyasiler halka din pazarlıyor. Halk çocuklarını İmam Hatip Okullarına göndermek için okullar açıyor. Öğrenciyi dini eğitim ile oyalıyor. Cahil üreten sistem kuruyor. Kendi çocuklarını kolejlere ya da yurt dışındaki seçkin okullara gönderiyor.
-Daha da ilginci, Sosyolojinin ufak bir bölümünü oluşturan teolojiyi bilim sanılmasından kaynaklanıyor. Kiliselerde meleklerin "cinsiyeti" tartışılıyor. İmamlar "cinsel davranış kuralları" icat ediyor. Halbuki sosyologlar "cinsel rekabetin önlenmesi amacıyla toplumun kurallar koyduğunu" biliyor.
-Türkiye'nin en büyük sorunu "Arap kültürünü" din olarak algılamaktan kaynaklanıyor. Kadınları aşağılama modası, Arap kültürünün eseri. Hâlbuki Türk kültüründe "kadın evin direği" kabul ediliyor. "Yuvayı dişi kuş" yapar deniliyor.
Türkiye'nin bilgi toplumuna ulaşması zor görünüyor.