Sümer Tabletlerinde insanın yaratılış amacı açıklanıyor. Tanrı insanı "altın madenlerinde köle olarak çalıştırmak amacıyla" yaratmış. Tanrılar, altınları topladıktan sonra GÖK SANDALINA" binip gitmişler.
Kaderine terk edilen insan, yaşam telaşına düşmüş. Tarımsal üretim aşamasından sanayi toplumuna doğru üretim biçimini evrimleştirmiş. Ama köle olarak yaşama kaderini bir türlü kıramamış.
Tarım üretim aşamasında; insanın özgürlük arayışı, toprak sahipleri ve din adamları tarafından engellendi. Din adamları, "insan iradesi cüzidir, külli irade Tanrıya aittir" diyerek, özgürlüğü tanrıya devrettiler. Köle yaşamını kurumsal hale getirdiler. Tanrı adına özgürlükleri onlar kullandı.
Sanayileşen dünyada, işçi köle olamazdı. Zira, köleler makinelere zarar verebilirdi. Sanayi ile birlikte insan oğlu özgürlüğün tadına vardı. Din adamlarının "külli irade" dedikleri Tanrı iradesi, insana devredilmeye başlandı.
Daha fazla ekonomik özgürlük arayışındaki insan sayesinde, sanayide makine kullanımı hızla gelişti. Günümüzde insan yerine robotlar kullanılıyor. Buna rağmen, insanın kölelik olarak yazılmış kaderi değişmiyor.
Sanayi toplumu aşamasında yaşaraken dahi, insan efendisini arıyor. Tarikat gibi, belli bir gruba aidiyet duygusunu kıramıyor. Kendini köle yapacak kişilerin el ve ayağını öpüyor. El ve ayağı öpülen kişilerin, vücut ve beyin engelli olması sonucu değiştirmiyor.
İleri sanayi toplumlarında efendinin yerini para alıyor. Paraya kölelik önlenemiyor. Para kazanmak amacıyla insanlar işinin kölesi oluyor. Paraya köle olmak için zengin fakir fark etmiyor. Para köleleri, pintilik içerisinde yaşamını tamamlıyor.
Günümüz dünyasında "kredi köleleri" ortaya çıktı. Gelirinden daha fazla harcamak, insanları kredi almaya zorluyor. Kredi aldığı andan itibaren "kredi kölesi" aşamasına terfi ediyor. Ölene kadar borç ödemek için iki yakası bir araya gelmiyor.
İnsan, başlangıçta genlerine işlenmiş, kölelik kodunu kıramıyor. Özgür insan ideasına ulaşılamıyor.