Bir süredir seçim sürecine girildi ya, seçim borsası açıldı ya, göz boyama, yalan söyleme dönemi resmen açıldı.
Artık her yer popülizm, her yer kandırmaca. Her yerde kirli siyasetin en uç örnekleri.
Klasik numara; askerliği kısalt, memura 50-100 lira seçim zammı.
Boş görülen her arsaya temel atmalar. Ne diyorlar? Hedef 2023. Yani 10 yıl sonra.
Ya 50 yıl önce, ya 10 yıl sonra. Bugün? Bugünü geç.
Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, daha önce uçmaya başlamıştı zaten. 24 Temmuz’da, yarattıkları medya düzeninden memnuniyetini belirterek demişti ki, “Türkiye’de artık daha çeşitli ve renkli bir medya var. Düne nazaran basınımız daha iyi noktada.”
Oysa dünya alem, Türkiye’den, dünyada en fazla gazetecinin cezaevinde olduğu bir ülke olarak söz ediyor.
Bakın Egemen Bey nasıl devam ediyor:
“1959’da bu ülkede televizyon bile yoktu. Bugün hamdolsun bu sürecin de katkısıyla bütün şehirlerimizde dijital yayın erişimi var.”
Görüyor musunuz? Kaç bin internet sitesinin yasaklandığından söz etmeyeceğim.
55 yıl önce Türkiye’de televizyon yokmuş, bugün hamdolsun varmış.
Sanki TV yayınını bu ülkeye AKP iktidarı getirmiş.
Komiklik yapıyor olmalı.
Öyle ya?
Tekerleği de AKP iktidarı icat etti. Ateşi de bunlar buldu.
Bir tek “AKP’nin iktidara gelişi Allah’ın, Kuran’ın emri demedikleri kaldı” diyecektim ki, o da oldu.
“Gezi protestoları dinsizlerin işi” sözleriyle, Hollanda Parlamentosu’nda yoğun eleştiri ve tepkilere neden olan, Rotterdam İslam Üniversitesi Rektörü sıfatına sahip Ahmet Akgündüz, bunu da yaptı.
Bakın ne diyor, ulu Prof.:
“Kuran ve Resulullah Hizmet (Gülen Cemaati) ile mevcut hükümetin ittifakını emrediyor. Aksi takdirde, bütün ümmete tehdit var.” (20 Ekim Cumhuriyet)
Yani, AKP iktidarı, Allah’ın ve Kuran’ın emri. Demek ki, AKP ve iktidarı daha bu parti kurulmadan Kuran’da yer almış.
Öyle ya, seçim propagandası dönemi başladı.
Çıksın ortaya, din, kitap, Allah, Kuran, vatan, millet.
Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Hasan Kamil Yılmaz’ın da imamlık yaptığı Sultanahmet Camisi’ndeki bayram namazında hutbe okuyan İstanbul Başvaizi Mustafa Akgül, Başbakan’a mesaj yollayarak, “Ayasofya cami olarak açılmalıdır. Bunun için daha kaç demokrasi paketi bekleyeceğiz” diye konuştu.
Sıra Kiliseleri cami yapmaya geldi. Seçim süreci için uygun malzeme. Cemevleri zaten “terör yuvası”.
İktidarın gündeminde olmayan Türkiye’nin gündemi ne?
Bunu, birkaç maddesini de olsa, bir kez daha iktidar temsilcilerine hatırlatmak gerekiyor:
• Daha 14 yaşındaki Berkin Elvan, 127 gündür uyuyor. “Kahraman” polisinizin attığı gaz fişeği ile kafasından vuruldu. Eve ekmek almak için sokağa çıkmıştı. Bir ailenin yaşamını zehir ettiniz.
• Gezi eylemlerinde öldürülen 6 gencin evlerine ateş düşürdünüz. Zanlı güvenlik görevlileri serbest.
• 60 gazeteci, bine yakın üniversite öğrencisi haksız ve hukuksuz şekilde cezaevlerinde tutuluyor.
• Aleviler potansiyel düşman ilan edilmiş.
• Devletin iş makinaları, silahlı, sopalı, TOMA’lı görevliler eşliğinde hava kararınca ODTÜ’ye korsan giriş yapıp, terör estirip, çevreyi tahrip ediyor.
• Üniversite yönetimleri, öğrenci ve öğretim üyeleri arasında “Gezi eylemcisi avcılığına” çıkıyor.
• İş kazaları, iş cinayetlerine dönüştü. Sendikal özgürlükler, iktidarın keyfine göre belirleniyor.
• 8 günlük Kurban Bayramı bilançosu 150 ölü, bin dolayında yaralı. İstanbul sahilleri, denetimsiz kurban kesimleriyle kızıl kana boyandı.
• Roboski (Uludere) köylülerini devletin uçakları bombaladı, öldürdü. Reyhanlı cinayeti de çok farklı değil.
İktidar temsilcilerinin seçim sürecinde bu konularda söyleyecek bir çift sözü var mı?
Yoksa bu seçim sezonu Müslüman Kardeşlerle, El Kaidelerle stratejik ittifaklar ile el ele dini nutuklarla mı kapatılacak?
Ancak unutmayın ki meydan o kadar boş değil.
O iktidar gücü, o iktidarınız sizi kurtaramayacak.
Bu ülkenin sahibi, işçi sınıfı, emekçi güçler, demokrasi güçleri görev başında.
Bunu da aklınızın bir köşesine yazın.