Hükümetler, faizlerin düşük olmasını ister. Faiz düştüğü zaman yatırımlar artar. Ancak, bir sorun var. Ülkede mevcut tasarruftan daha çok yatırım yapılamaz.
Devlet teşvikleri ile mevcut tasarruftan daha çok yatırım yapıldığı zaman, enflasyon meydana gelir. Daha da kötüsü, tasarruflar ekonomiden soyutlandığı zaman, tasarruf-yatırım farkı büyüyor.
Hükümet, gevşek para politikasında ısrar ediyor. Gevşek para politikası, politika faizinin düşük tutulması ile uygulama alanı bulur. Bizdeki uygulama, düşük olma bir tarafa, negatif faize dönüştü. Negatif faiz, enflasyonu hızlandırıyor.
Faiz karşı olabilirsiniz. Hatta günah sayar, yok hükmünde değerlendirebilirsiniz. Ancak, faizsiz ekonomi işlemiyor. Çünkü faiz ile tasarruflar arasında pozitif eğimli matematik ilişki var. Faiz arttıkça, marjinal tasarruf artıyor.
Faiz negatif olunca, tasarruf sahibi arayışa düşer. Altın alır. Döviz alır. Saklar. Eğer, döviz ve altın bankaya yatırılmaz ise, felaket katlanarak gelir. Zira, bankadaki tasarruflar azalır ve bankalar likidite sorunu yaşar.
Negatif faiz uygulaması, beraberinde, bankacılık sisteminin kaydi para yaratmasına neden olur. Hükümetlerin elinde olmadan, piyasada para miktarı artar. Ekonomik büyümeye tekabül eden, para miktarından daha fazlasının piyasaya sürülmesi enflasyon yaratacaktır.
Yukarıdki problemler, iç piyasa ile ilgilidir. Bir de olayın, ödemeler dengesi açısından yaratacağı sorun var. Türkiye henüz bu sorunu yaşamadı. Ancak, ekonomi hızlı şekilde oraya doğru koşuyor.
Fizikteki gibi, ekonomide BİLEŞİK KAPLAR TEORİSİ işlerlik gösterir. Dünyanın neresinde yüksek faiz var ise, finans kapital oraya akar. Akım, faiz eşitliğinde duruyor.
Amerika Merkez Bankası sürekli faiz artırıyor. Politika faizini yüzde 4,5 seviyesine çıkardı. Daha da artıracağını, söylüyor. Amerikadaki faiz artışı, bankaların kredi faizlerinde artışa neden olmaya başladı. Şu anda, Amerikan bankaları emlak alımında kullanılan kredilerden yüzde 7 faiz alıyor. Bir süre sonra, faiz artışı mevduat faizine de yansıyacaktır.
FED'in faiz yükseltme nedeni enflasyonu önlemek. Çünkü, faizler arttığı zaman, tüketim azalıyor. Daha az tüketim, daha az talep olarak piyasaya yansıyor. Talep arzın gerisinde kaldığı için de fiyatlar artamıyor.
Bizdeki uygulama tam tersine oluştu. Faizler düşük. Kredi faizleri düşük. Talep hızla artıyor. Fiyatlardaki artış durmuyor. Bu bir iç sorun. Fakat, bankaların dolar mevduata düşük faiz ödemekte ısrar etmesi, ödemler dengesinde sorun yaratacaktır. Zira, Amerikada yüzde 4,5 faiz ile para toplayan bankalar, Türk bankalarında biriken mevduatı, kendine çekecektir.
Faiz farkı, sermaye akımını başlattığı zaman, ödemler dengesi açık verecektir. Kurları, ödemeler dengesi bilançosunun aktif ve pasif hesaplarının yarattığı döviz arz ve talebi belirliyor. Sermaye kaçışı ile oluşacak ödemeler dengesi açığı, kurları astronomik rakamlara taşıyabilir.
Türkiye, dolar mevduata düşük faiz vermenin sorunlarını yaşamak istemiyorsa, şimdiden tedbir almak zorundadır. Tedbir ise gayet basit.
Bankaların dolar mevduat faizini, FED faizi ile eşitlemek gerekiyor.