Yasaların topluma nasıl kabul ettirileceği her zaman sorun olmuştur. Yöneticiler "kabul sorununu" Tanrıyı kullanarak çözdüler. Yasanın kaynağı Tanrı olduğu zaman toplum yeni uygulamayı daha kolay kabul ediyor.
Tarihe bakıldığı zaman gelişme süreci dört aşamalı olarak gerçekleşti. Bu aşamalar;
1. Tanrıya danışalım,
2. Tanrı dedi ki,
3. Tanrının on emri,
4. Tanrı meleği ile haber gönderdi
şeklinde özetlenebilir.
1. Tanrıya Danışalım Dönemi;
Antik Mısır'da uygulanan ''Tanrıya Danışalım'' dönemi Milattan Önce 10 bin yılından itibaren uygulandı.
Antik Mısır düzeninde sadece baş rahip Tanrı ile görüşebiliyordu. Tanrı tapınağın özel odasında oturuyordu. Hukuki ya da çözülemeyen herhangi bir sosyolojik sorun baş rahip tarafından özel odada oturan tanrıya intikal ettiriliyor ve tanrıya danışma sayesinde mesele çözülüyordu.
Mısır rahip düzeninde baş rahip aşamasına ulaşan kişi heyecan ile Tanrı odasına ilk defa girdiğinde odada tanrı olmadığını görüyordu. Ancak, dışarı çıkıp "tanrı bana gözükmedi" diyemezdi. Böyle bir söz söyler ise halk nezdinde "tanrı seni yetersiz buldu" şeklinde anlayış ortaya çıkabilirdi.
Bu nedenle Baş Rahip çözülmesi gereken sorunu rahiplik sürecinde öğrendiği ve ulaştığı bilgi seviyesine göre çözüyor ve çözümü tanrıya mal ediyordu.
Sistem adeta kapana sıkışmış gibiydi. 10 binlerce yıl devam etti.
2. Tanrı Dedi ki;
Bu söylemi ilk defa bu günden 3400 yil önce yani M.Ö. 1400 lerde Hammurabi kullanmıştır. Baş Rahip, aynı zamanda Babil Kral olan Hammurabi Ziggurata (tapınağa) giriyor tanrı ile görüşüyor ve "Tanrı Dediki" diyerek ünlü kanunlarını halka kabul ettiriyordu.
Orta Doğu'da orijinali Hammurabi'ye ait "Tanrı dedi ki" söylemi daha sonraki 3400 yıl süreyle kullanılarak bu güne gelinmiştir.
3. Tanrı'nın on emri;
Bu günden 3300 yıl önce, yani M. Ö. 1300 lerde Musa Tanrı ile görüşüyor ve ünlü on emri halkına kabul ettiriyor. Yahudi toplumu tanrı buyruğu olan on emre uymak zorunda kalıyor.
On emir özetle şöyledir. Ilk üçü Musa ile Tanrı arasındaki ilişkilere dayanır. Tanrı tektir, Musa onun elçisidir, Tanrının adını boş yere anma.
Diğer altısı yeni değildir. Antik Mısır'da 10 bin yıldan beri uygulanmaktadır. Bunlar; Çalmayacaksın, Katletmeyeceksin, Komşunun malına, cariyesine tamah etmeyeceksin, Zina yapmayacaksın, Komşun hakkında yalan yere şahadet etmeyeceksin, Anana babana iyi davranacak ve itaat edeceksin şeklinde dir.
Musa'nın yenilik olarak getirdiği tek kural "haftada bir gün dinleneceksin" emridir.
Semavi dinlerin öncüsü olan Yahudi dinindeki on emir, 1300 yıl sonra gelen Hristiyanlık ve 1900 yıl sonra gelen Müslümanlıkta aynen uygulanılıyor. On emir ''dini şeriatın" temelini oluşturuyor.
4. Tanrı Meleği ile haber gönderdi;
Bu uygulama Müslümanlığa ait ve Musa'dan 1900 yıl sonra gerçekleşti.
Çözüme ulaşması gereken bir mesele olduğu zaman Hz. Peygamber Cebrail ile Tanrıdan haber alıyor ve "Tanrı Dedi ki" diyerek sorunu çözüyordu.
Toplum sürekli tekamül ettiği için Hz. Muhammet'ten sonra ortaya çıkan sorunlara çözüm arayışları "Hadis" olgusunu yarattı.. Hadisler Hz. Peygambere ait olduğu iddia edilen sözler ve onun yaşam şeklinden kaynaklanıyor.
Hadisler o hale geldi ki, sahih ve sahih olmayan hadis ayırımı yapılıyor. Halbuki, Halife Ömer zamanında hadis uyduran bir kişiye ceza verildiği kayıtlarda mevcut. En çok Hadis, Hz. Peygamber öldükten 200 yıl sonra yayınlanan Buhari'nin kitabında var.
Toplum tekamül ettikçe ortaya çıkan sosyolojik sorunlar aslında akıl ile çözülüyor. Topluma kabul ettirmek için Hz. Peygamber dedi ki söylemi ile hadis olarak sunuluyor.