Sosyo-ekonomik hayatta her şey kendi zıttını yaratıyor. Zıtlar arasındaki mücadele devam ediyor.
Uluslar arası politikada iki zıt kutbun mücadelesi, Kuzey Irak olayında gözle görülür hale geldi.
Kutbun bir tarafında "doları basan bankerler" var. Diğer ucunda "statiko" var.
Doları Yahudi Bankerler basıyor. Bankerler, bastıkları doları dünya parası haline getirdiler. Doları kullanarak "dünyayı idare etmek" istiyorlar. Bu isteklerini de saklamıyorlar. Bu amaçla dünya çapında örgütleniyorlar. Örgütün amacı "insan davranışlarını kontrol" ederek yönlendirmek ve devletleri bölmek.
Davranışların gerisinde ırk, din, mezhep ve sosyal sınıf olmasının önemi yok. Amaç, sosyal otoriteyi siyasal otoriteye dönüştürmek ve mevcut siyasal bütünlüğü bozmak. Siyasal bütünlük bozulduğu zaman, devletler küçük parçalara bölünecek ve şehir devleti şekline dönüşecekler.
Küçük parçalara bölünmüş devletleri "dolar ile idare etmek" kolaylaşacak.
Böyle bir politikanın varlığı ve işlerliğine karşı mevcut devletler Statiko'yu muhafaza etmeye çalışıyor. 1972 yılında Birleşmiş Milletlerde "sınırların değiştirilemez prensibi" kararlaştırıldı. Uluslar arası politikada bu karar statiko hukukunun temelini oluşturuyor.
Kürt referandumunda "statiko kendini koruma başarısı" gösterdi. İsrail hariç dünyadaki tüm devletler "Irak'ın toprak bütünlüğünün korunması" yönünde karar aldılar ve ilan ettiler.
Bankerler ve sözcüsü İsrail, şimdilik kaybetmiş görünüyor. Zıtların mücadelesi amansız şekilde devam ediyor.