Kamu görevi yapmak üzere, vazife verilmiş kişilere "atanmış" diye tanımlıyoruz. Kamu görevi yapmak üzere, halk tarafından demokratik usuller ile seçilenlere ise "seçilmişler" diyoruz.
İki usul ile, kamu görevine gelenler arasında "üstünlük" tartışması devam ediyor. Bilhassa askeri konularda, atanmışlar "kendilerini üstün" görüyor.
Siyasal toplumun gösterdiği gelişmeye bağlı olarak, anlayışlar farklılık gösteriyor.
Despot veya Monarşik Krallık dönemlerinde "atanmışlar" yetkilerini Kraldan alıyordu. Krala tanınan yetki taksimi, herkesi bağlıyordu. Atanmışların yetki tartışması yoktu. Kurallar ve kurumlar Kral tarafından belirleniyordu.
Bürokratik-Askeri Cumhuriyetler döneminde "atanmışların" kendilerini üstün tutmalarının önüne geçilemedi. Zira, sistemi onlar kurmuşlar ve bürokratik hiyerarşi içerisinde statülerini sağlama bağlamışlardı.
Çok Partili Demokratik Sistemlere geçince işler kökünden değişmeye başladı. Halk tarafından, demokratik yöntemler ile seçilmiş olanlar öne geçti. Seçilmişler "siyasi iradeyi temsil ediyor" ve atanmışların önüne geçiyor.
Tipik örnek Amerika'da gerçekleşti. Kuruluş Aşamasında, Cumhuriyet idaresini seçen tek ülke Amerika Birleşik Devletleridir. Diğer ülkeler aşama, aşama Demokratik Cumhuriyete geçebildiler. Seçimle gelen ABD Başkanı, bürokrasinin ve askeriyenin en büyük amiri sayılıyor.
Demokratik Cumhuriyetlerde, seçilmişlerin atanmışlardan üstün olması kural olarak yerleşiyor. Kabul fonksiyonu, hiyerarşiden değil, siyasi iradeden geliyor.